Ortadoğu ve İslamcı akımların tasfiyesi!..
Egemen güçler; Ortadoğu’daki yeni yapılanmada rol almak isteyen siyasal İslamcı kadroları tasfiye etmeye çalışıyorlar. Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarının, Tunus’ta “Yasemin devrimi” sonrası ilk seçimlerde iktidara gelen Raşid El Gannuşi liderliğindeki Ennahda Partisi’nin ve Mısır’da ülke yönetimi konusunda belirleyici bir güç olan İhvan Hareketi’nin hedef alındığı açıkça görülmektedir.
Amaç; Ortadoğu ve İslam dünyasında kendileriyle işbirliğinde olup kendi halklarının isyanı sonucu devrilen diktatörler yerine yeni işbirlikçi aktörleri “kontrollü demokratik sistem” içinde iktidara taşımaktır.
TUNUS’TA KARŞI DEVRİM ARAYIŞLARI
Mağrip ülkelerindeki halk ayaklanmalarının fitilini ateşleyen Tunus’taki halk devrimi, sürekli ve düzenli olarak saldırıya uğruyor. Çiçeği burnunda “yasemin devrimi” daha ilk günlerinden beri bir karşı devrim tehdidi altında…
Plan şu… Cinayetler işlenecek ve suç iktidara yüklenecek, halk iktidara karşı sokaklara dökülecek, sendikalar greve gidecek ve ülke kilitlenecek. Oluşan aos ortamı içinde bir “karşı devrim” oluşturulacak…
Bu senaryo şubat ayında laik kesimi temsil eden muhalif politikacı Şükrü Belayid’in suikastla öldürülmesinden sonrada denenmiş fakat başarılı olunamamıştı. Şimdi aynı senaryo yeniden sahneleniyor.
Tunus’ta Milliyetçi çizgideki Halk Hareketi partisinin 58 yaşındaki lideri ve Ulusal Kurucu Meclis üyesi Muhammed Brahmi’nin evinde vurularak öldürüldü. Brahmi’nin öldürülmesinden sonra sendikalar greve gidilme çağrısı yaptı.
Tunus havayolları şirketi Tunisair da yazılı açıklamasında tüm uçuş seferlerini iptal ettiğini duyurdu. Aynı anda çok planlı bir şekilde ülke çapında toplanan göstericiler hükümetin istifasını talep etti. İşbirlikçi muhalefet cephesi her iki cinayette hükümeti suçlayıp halkın sokaklara inmesini ve bir isyan başlatılması çağrısında bulundu.
Hiçbir iktidar, kendi döneminde muhalefet liderlerine yönelik cinayetlerin işlenmesini istemez. Çünkü Hükümetler kendi dönemlerinde ülkenin huzur ve güveninden sorumludurlar.
Bu cinayetler Tunus hükümetinin değil dış destekli eski rejim kalıntılarının devrime karşı bir operasyonudur. Tunus halk devrimine yapılan bir saldırıdır.
Brahmi’nin cenaze töreninde ve ayrıca da protesto gösterilerde Mısır darbesini destekler mahiyette “Dün Mısır’da bugün Tunus’ta ve yarın Tüm Ortadoğu’da” şeklinde sloganların atılması ve pankartların taşınması Ortadoğu ülkelerinde farklı zaman ve şekillerde bir ihanet planının sürmekte olduğunu göstermektedir.
Asırlardır Fransız sömürgesi olan Tunus’la ilgili, geçmişe dönmek ve eski sömürge konumuna yeniden kavuşmak gibi çok yönlü gizli planlar yapıldığı bilinmektedir.
MISIR’IN YENİ FİRAVUNU SİSİ
İÇ SAVAŞA HAZIRLANIYOR
Mısır’ın yeni diktatörü El Sisi sadece darbeyi yapmak ve yeni hükümette bazı önemli görevler üslenmekle yetinmiyor. Sisi, gelecekte, Mısır’da göstermelik seçimle Cumhurbaşkanı seçilip bir zamanların tartışılmaz olan darbeci Cemal Abdül Nasır, gibi bir diktatör olma hevesinde…
Öyle ki konuşmalarındaki, tavır ve davranışlarına bakıldığında, Mısır’da geçici hükümetin başkanı Mansur değil kendisinin bizatihi yönetimin patronu olduğunu ortaya koymaya çalıştığı açıkça görülüyor.
Tahrir’de göstericilerin eline tutuşturulan El Sisi’nin posterleri ve onu öven pankartlar bu beklentinin bir göstergesidir.
El Sisi haksız da sayılmaz. Çünkü demokrasiye müdahale ederek seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’yi deviren o olduğuna göre!
El Sisi sadece ordu komutanı değil, aynı zamanda Başbakan Vekili ve Savunma Bakanı konumundadır.
El Sisi geleceğe yönelik hedeflerinin başında seçimler değil, ilk olarak anayasanın mevcut duruma uygun hale getirilmesini istiyor.
Ancak onun ve yandaşlarının korkulu rüyası Mursi taraftarlarının ülke genelindeki barışçıl gösterilerdir.
Dünya da bu kadar kontrollü ve şiddet içermeyen ve milyonlarca büyüklükte katılım doğrusu beklenmiyordu. Belki de darbe hesaplarına katılmayan bir gerçekle karşılaşılmış oldu.
El Sisi’nin, Mursi taraftarlarını teröristler ilan ederek karşı görüştekileri Tahrire davet etmesi ise bir çılgınlıktır.
Helikopterlerden Mursi taraftarlarına yapılan“meydanları boşaltın aksi halde şiddet kullanılarak boşaltılacak” bildirimlerine halkın aldırmadığı ve meydanlara akın ettikleri görüldü. Bu durum karşısında El Sisi’nin daha da gaddarlaşması ve elindeki kolluk kuvvetlerini halk kitleleri üzerine süreceği endişesi var.
Mursi taraftarlarının sürdürmekte olduğu “barışçıl gösteriler” şiddet kullanılarak bastırılmaya kalkışılır ise işte o zaman ülke bir iç savaşa sürüklenmiş olur.
El Sisi bu yanlışlarıyla hem ülkesi Mısır’a hem de Mısır halkına ihanet etmiş olacağı gibi bunun bedelini Kaddafi gibi canıyla ödemek zorunda kalır.
Dileğimiz ve duamız; Suriye’de akan kan dursun, Tunus ve Mısır’da korkulan olmasın ve biran evvel yapılan hatalardan dönülsün
Mehmet Koçak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder