15 Temmuz 2013 Pazartesi

Mısır'ın yeni Cleopatra'sı Sisi

Mısır'ın yeni Cleopatra'sı Sisi

İnsanoğlu olarak çoğu kez zamana meydan okuduğumuzu hatta onu yendiğimizi sanırız ya, aslında bu tamamen bizim hüsn-ü kuruntumuz.

Gerçekte zaman, hele tarih dediğimiz o gecmiş zaman öylesine güçlü ki, biz insanoğlunu buldozer gibi ezip geçiyor. Ve yeniden yeniden gündeme gelerek de bize kendini hatırlatıyor.

Mısır da iktidarı ele geçiren askeri yönetimin başı olan Abdülfettah El-Sisi' yi ABD'nin ve Avrupa Ülkelerinin aleni olarak desteklenmesinden sonra Mısırda tarihin tekerrür ettiğini düşündüm.

Tarihin tekerrüründe kişilerin boyundan, posundan, cinsiyetinden, ziyade, karakterlerine ve olayların bizatihi kendisine bakmak gerektigine göre Kleopatra ile Sisi birebir aynı kişiler. Bugünün Roma'sı da tabi ki ABD.

Kendine özgü uygarlığı ile Dünya tarihinde şaşalı yerini almış olan Mısır'ın Kralı Ptoleme milattan önce 51 yılında ölür. Kralın ölümü ile yerine geçecek yetişkin bir varisi yoktur. Oğlu XIII. Ptoleme daha 12 yaşındadır. Bir de 18 yaşında kızı Cleopatra vardır, ama, Mısır kanunlarına göre bir kadının kral olması mümkün değildir.

Bu durumda, Kral ölmeden önce çocuklarının velayetini bıraktığı, dostu ve yakından tanıdığı Romalı bir asilzâde olan Pompey'in de onayı ile kardeşler birbiri ile evlendirilir. O zamanın Mısır'ında Mısırlı zengin ve asiller arasında kardeş evliliklerinin yaygın olmasından dolayı bu durum normal karşılanır.

Cleopatra böylelikle iktidara ortak olmuştur, fakat, kısa sürede kocasını yani kardeşini pasifize ederek ipleri tek başına ele alır. Bu sırada, babasının ölümünden itibaren bir çok şehir, Kıbrıs ve o zamanlar Mısırla birleşik olan Suriye tamamen elden çıkar.
Roma giderek dünya hakimiyetini pekiştirirken Mısır güç kaybetmektedir.

Cleopatra'nın gösterişinin, hırsının Mısır' ı felakete sürüklediğini gören saray " bürokrasisi " Cleopatra' yı devirdi, sürgüne gönderdi ve yerine kardeşi XIII. Ptoleme' yi Mısır'ın yegane kralı yaptılar.

Ancak giderek yoksullaşan Mısır'da, taş yerinden oynamıştı, cinayetler, yolsuzluklar sürüyordu, yönetim zafiyeti büyük boyutlara ulaşmıştı. Ptoleme ülke yönetiminde en az Cleopatra kadar beceriksiz, basiretsiz ve hatalarla dolu bir dizi kararlar vermişti.

Tam bu sırada Roma imparatoru Caesar Mısır'a el koydu, Başkente girdi. Bunun üzerine pusuda yatarak fırsat kollayan Cleopatra yeniden ortaya çıkıp saraya döner ve bin bir türlü desise, cilve, yaltaklanma ile Caesar' e kendini kabul ettirip, Caesar'ın eliyle yeniden ve tek başına Mısır'ın tahtına oturur, Caesar'e de
Ptoleme Caesar adında bir erkek çocuk doğurur.

Yani o sırada 21 yaşında olan Cleopatra kendi memleketi Mısır'da iktidar olmak için, o zamanın hakim devleti olan Roma'nın kudretli kralı 50 yaşındaki Caesar' e, yine o zamanın en büyük devleti ve medeniyeti olan Mısır'ı, halkını ve bizzat kendisini peşkeş çekmiştir.

Cleopatra bununla da yetinmedi, bu düşük karakterini daha güçlü olarak gösterecek şekilde, tarihe ibretlik bir yüz karalığı olarak bırakacak şekilde, Caesar' in bir suikaste kurban gidip öldürülmesinin ardından, Romada Caesar' ın yerine tahta oturan Marcus Antonius'a yanaşıp onunla evlenmenin planlarını kurmaya başladı ve kısa sürede Roma'nın yeni kralı ile de evlenmeyi başardı !

Böylece; Mısır'da, tıpkı bugünkü gibi yoksulluk alıp basını gitmiş iken o, kendi ülkesinin dinamikleri ile, halkının gücü ile, bağımsızlığın ve üretmenin sağlayacağı atılım ile ayağa kalkmak yerine; yabancının ve güçlünün önünde diz çökmeyi, bağımlı olmayı, boyun eğmeyi, koskoca bir Mısır'ı Roma'ya peşkeş çekmeyi seçti.

Bugünkü Mısırın Sisi'si de, o günün Roma'sı olan bugünkü ABD den aldığı yıllık 1,5 milyar dolar karşılığında 90 milyon nüfuslu, bölgenin ve Arap aleminin en büyük ve dünyanın önemli ülkelerinden biri olan Mısır'ı halkıyla güçlü bir şekilde tam ayağa kalkmak, silkelenip "bağımsızlığını" elde etmek üzere iken ABD' ye yeniden peşkeş çekti

Sisi de Cleopatra gibi bir süre pusuya yattı, fırsat kolladı ve sonra yaltaklandı, cülûs çaktı ve Tahrir komedisinin arkasına saklanıp ülkesini ABD'ye ve Batı'ya peşkeş çekti.

Sisi de Cleopatra gibi ilkesiz.
Sisi de Cleopatra gibi karaktersiz.
Sisi de Cleopatra gibi bağımlılık yanlısı.
Sisi de Cleopatra gibi kendisinin ve sınıfının rahatı için para karşılığında Halkını, ülkesini ve kendisi dahil her şeyi güçlü olana sattı.
Sisi de Cleopatra gibi halkına, halkının değerlerine, ülkesinin kaynaklarına güvenecek yerde yabancılara, kuvvetlilere güveniyor.

İkisi de halkından değil güçlüden yana, mesela Gandhi' nin zıddı bir karaktere sahipler, ikisi de ezik karakterli ve köle ruhlular ve İslam Dünyası içinde, 2. Dünya Savaşından sonra ilk kez, yeniden ayağa kalkmaya çalışan Mısır'da; halkını, ülkesini, kendisini para ve iktidar karşılığında çağımızın Roma'sı olan ABD'ye satmış olan Sisinin Cleopatra karakteri ile tarih tekerrür etti.

Sisi denen uşak ruhlu asker, Tehodor Herzl' in “keselerimizin korkunç gücü”dediği o korkunç güç tarafından teslim alındı.

Sisi Mısır'ın, yeni ve Bernard Shaw' ın dediği gibi "namussuz" Cleopatra'sı dır.

Ve yine "Tarih" adlı öğretmen den biliyoruz ki köleleşmiş ruhların kan' dan başka hiç bir temizleyicisi yoktur .

Ferman Karaçam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder