17 yaşında evlenen, boşandığı kocasının soyadını taşıyan CHP”li
Önceki gün CHP Milletvekili Şafak Pavey, CHP adına TBMM’de konuşma yapmıştı..
Dindarlara laf atan, feminist söylem eksenli klasik bir konuşma..
Başörtülü milletvekiline iftira..
Söylenmeyen sözü, hacı milletvekiline isnat etme..
“Başörtülü ama daracık pantolon giyen”, hanımefendinin hayal dünyasında var olan bir kızı, erkek arkadaşı ile öpüştürme ahlaksızlığı..
Bunları geçtik..
Bakın daha neler demiş, dikkatlerden kaçırılan o konuşmada, CHP milletvekili Pavey:
“Beş yaşında örtülen, on beş yaşında evlendirilen kızlarımıza bakalım. Geleceğimiz gerçekten kadınlarımızın hali üstünden, berbat bir şekilde değişiyor.”
“Beş yaşında örtülen?”
Var mı gören veya duyan?
Ben bilmiyorum.. Duymadım da..
Haydi onu geçelim..
“On beş yaşında evlendirilen kızlarımız.”
Kanunen mümkün değil.
“Haydi bazı illerimizde fiilen mümkün” diyelim..
İyi de, bunu söylerken, kendi hayatına niye bakmıyor, Pavey Hanım?
15 yaşında evlendirilen kızlardan şikayetçi ama.
Kendisi 17 yaşında evlenmiş.
Belki diyebilir ki, “Beni anne-babam zorla evlendirmedi.”
O daha kötü ya..
Anne-baba, yetişkin yakınlar olarak..
Çocukları için enine boyuna düşünüp, sıhhatli bir karar vermeye gayret ederler..
Peki çocuk tek başına karar alırsa?
Fecaati düşünebiliyor musunuz?
Aslında amaçlanan da, o fecaat..
“Türk toplumunda kızlar küçük yaşta evlendiriliyor.. Özgürlükleri kısıtlanıyor” söylemi geliştirilirken, çocuklarımıza empoze ettikleri hayatı açıkça söylemiyorlar..
Aslında demek istedikleri şu:
“Kızlar ve erkekler, ileri yaşlara kadar bekar kalsınlar.. Bu arada da, evlilik dışı ilişkiler yaşasınlar..”
Amaç sadece ve sadece, “evlilik kurumunu toplum hayatından silmek.”
Anne-baba karışmasın.
Kızlar-erkekler kendi başlarına hayatlarını yaşasınlar..
Tabii küçük yaşta evlilik de önermedikleri için..
Evlilik dışı ilişkiler, yaygınlaşsın..
Olaya bir de şöyle bakalım..
Anne-baba kararı ile evlendirilmeye karşı çıkan Pavey ve benzerleri..
Kendileri ne yapıyorlar?
17 yaşında, gerçekten özgür iradeleri ile eş seçtiklerini mi sanıyorlar?
Batı kültürünün baskısı ile..
Gözleri kör olmuş bir şekilde..
İradeleri iğdiş edilmiş bir şekilde..
Verdikleri kararı, özgürlük mü sanıyorlar?
Evet, bir İngilizi görüp, 17 yaşında onunla evlenen Pavey’in, şimdi kalkıp, “15 yaşında evlendirilen kızların durumu”nu eleştirmesine, kim haklılık verebilir ki?
Bu solakların tüm söylemleri böyle..
Alın, yine Şafak Hanım’ın bire bir örneğini sergilediği bir başka ikiyüzlülük..
Bunlar değil mi, Türk kadınına sürekli “Kocanızın soyadını taşımaya mahkum musunuz? Kızlık soyadınızı alın. Dava açın. Müracaat edin.. Mahkum musunuz siz? Köle misiniz siz?” diyerek kışkırtanlar.
Evet bunlar..
Peki Şafak Hanım kendisi ne yapıyor?
17 yaşında evlenmiş.
19 yaşında boşanmış.
Hem de 19 yaşında başından geçen o kazadan sonra, kendisini hiç ziyaret etmeyen bir İngiliz koca ile karşı karşıyayız..
Ama Şafak Hanım, Türk kadınlarına tavsiye ettikleri, “Kızlık soyadını taşıma” tercihini, kendi hayatında uygulamıyor..
Kendisini terkeden İngiliz kocadan ne iyilik gördü ise, ayrılalı neredeyse 20 yıl olmuş, hâlâ o İngiliz kocanın soyadını taşıyor!
Bir başka çarpıklık..
Yine bu solaklar, 2 günlüğüne de olsa Batı’ya gidince..
“Yok azizim yok. Bizim ülkemizde insan hayatının hiçbir değeri yok. Bakın Batı’da öyle mi?” muhabbetlerine koyulurlar.
Trafik kazası olur, “İnsan hayatına değer verilmiyor ki!” diye başlarlar..
Hatalara dikkat çeken pozitif eleştiri yapacaklarına, kendi ırkımızdan, kendi dinimizden insanları tahkir etme aracı olarak kullanırlar..
Peki.. Şafak Hanım, bir tren kazasında kolunu ve ayağını kaybetmiş..
Ne olmuş sonra?
Medeni İsviçre, tazminat vermiş mi, Şafak hanıma?
Tek kuruş vermemişler.
Davayı tümden reddetmişler..
Bir de masrafları ödetmişler, Şafak Hanım’a..
Haydi İsviçre reddetmiş..
Türkiye’de önüne bir taş çıkıp düşen olsa, hemen soluğu AİHM’de aldırtmak için insanlarımızı kışkırtan solaklarımız..
Onların şahsında Şafak Hanım.
Kendi başından geçen bu kaza sonrasında, AİHM’e gitmiş mi?
Bildiğimiz kadarı ile gitmemiş.
Niye ki acaba?
AİHM’e mi inanmıyor?
Yoksa haklılığına mı inanmıyor?
Ali Karahasanoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder