Hayır, Asla! Bu, yeryüzünün en ikiyüzlü yalanıdır! Çünkü sekülerizmin kendisi bir tehdittir. Varlığını da tarih içinde sergilediği o tehditkâr tavrına borçludur. Tıpkı şimdi yaptığı gibi...
İktidar, halktan ve inançtan yana bir takım düzenlemeler yaptığı için rahatsız ve tehditkar! Düşünün ki bu ülkede, “sekülerizm tehdit altında” iddiası, uzun zamandır devam eden bir zulmün ortadan kaldırılması çabalarının sergilendiği bir dönemde ortaya atılmıştır. O hep böyle pişkin ve ahlaksızdır. Her türlü istismar ve iftirayı yapar kendisini hep üstte tutmak için. Menderesi de o küstahlıkla ipe götürmediler mi?
Sekülerizm bizatihi tehdidin kendisidir. O hayırlı ve insan fıtratına uygun her şeye tehdittir. İşte sekülerizmi benimsemiş Avrupa! Kendisi gibi olmayan her kese ve her şeye açık ve gizli tehditte bulunmakta beis görmez…
Çünkü sekülerizm, nefsin arzusu istikametinde yaşamaktır. O yüzden de yalancı, iftiracı ve küstahtır. Bencillik o yaşam tarzının huyudur! “Nefsin arzusu istikametinde yaşamak için Tanrıyı ve onun emirleri çerçevesinde yaşamayı tehdit sayar”. Bir parça sorumluluk yüklenmemek için, Rabbin lütfunu red eder. Nefsin uşaklığında kalmak için her türlü meşru hürriyeti tehdit sayar o!
Sekülerizm, İblis'in ‘aldatma' üzerine kurduğu Şeytanî bir projesidir. Ve yazıktır ki ta işin başından itibaren bu projeye gönüllü destek verecek insanları hep bulmuştur.
İblisin bu tuzağına ilk düşen Havva annemizdir. Şükür ki o bu aldanışı hemen anlayıp tövbe etmiş ve tövbesi de kabul görmüştür. Ama Kabil öyle değil. Nefsinin arzusuna yenilip ilk cinayeti işledi ve pişmanlığı da kar etmedi. O yüzden her cinayetten bir pay da ona yazıldı. Sekülerizm Kabil'i haklı görmektir ve onu yeniden ve yeniden yaşamaktır. Kendisi gibi olmayan kardeşini illa da öldürmektir!
İnsan tabiat bakımından bencil ve zalim olduğu için, şeytan sekülerizmi insanlara benimsetmekte hiç zorlanmaz. İnsanlık bütün tarihi boyunca, hep İblisin yanında yer aldı. Sonunda da Kur'an (azimuşşan) bize “ (İnsanlar üzerine) Söz sabit oldu ki onların (insanların) ekseriyeti inanmayacaktır)” (Yasin, 7) diye haber veriyor.
Sekülerizm, Allahtan yana olmakla İblis'ten yana olmak mücadelesinde Şeytanın tarafını tutmak olduğundan daima insanların en az üçte ikisi seküler yaşamı tercih etti!
Ne demişti İblis, Adem'in yeryüzüne halife tayin edilmesi olayında; “insanın bozguncu, kan dökücü aşağılık bir mahlûktur. Ben ise ateşten yaratılmış üstün bir varlığım. İnsana itaat etmeyeceğim.” Başlangıçta melekler de onun gibi düşünüyorlardı insan hakkında. Ama Cenab-ı Hak, “Ben onun hakkında sizin bilmediklerinizi de biliyorum” diyerek insandan yana tavır alınca melekler hemen iddialarından vaz geçip itaat yolunu seçtiler. Ama İblis diretti. Buna rağmen insan hep, İblis'ten (Şeytandan) yana tavır aldı. Sonunda da Kur'an önümüze şu acı vesikayı koydu: “Yazık ki İblis, insan hakkındaki zannında haklı çıktı!” (Sebe, 20).
Böylece insanların ekseriyeti, diri yaratıldığı halde bu diriliği hayata geçirmeyi başaramadı. Tıpkı dala takılan hoppakların ekseriyetinin meyve olmadan daldan düşmeleri gibi, döküldüler. İnsanların büyük bir kısmı, diriliği tatmadan geçip gittiler, gidiyorlar bu dünyadan. Kuran, Hz. Peygambere, “(Bu kitap) dirileri uyarasın (diye sana verildi)” derken bu hakikate dikkatimizi çeker! (Yasin, 70)
Evet, İblis, sekülerizm, (yani dünya hayatını, yegâne hayat bilmek) fikrinin hem mucidi hem babasıdır. Beşeriyetin her döneminde, İblis, bu telkinini (yani dünya hayatından başka hayat olmadığı fikrini) insanlara kabul ettirmek için, daima mevki, makam ve güç sahibi sermayedarları emrine hazır bulud. Siyaset, trend, moda, gidişat, çağ, modernlik, zamane gibi kavramları kullanarak kendini perdeledi ve insanları aldatmayı başardı. İnsanların çoğunluğu hep onun safında yer aldı.
Günümüzde de böyle. Şeytani düzenlerin hepsi ‘in', rahmani yaklaşımların hepsi ‘out'.
İblis bu çağda maalesef inanları da yanına çekmeyi başardı. Deccalizm adı altında Müslümanları dahi, kendine hizmet eder hale getirdi. Bir yığın Müslüman, ahiretin hak olduğunu bile bile, dünyada biraz daha keyifli ve rahat yaşamak için, ahiretini tehlikeye atmayı göze alabiliyor. Para elde etmek için dinin yasakladığı yöntemleri kullanmakta beis görmüyor. Tefecilik yapıyor, faizcilik yapıyor, ihtikar yapıyor, rüşvet verip alıyor, ihaleye fesat karıştırıyor, yandaşını kayırıyor... Para gelsin de nereden gelirse gelsin diye bakıyor… Bu yönüyle, artık diyebiliriz ki Müslümanlar da yaşam tarzlarıyla sükülerleşmiş durumdalar. Bu çağ tanrı tanımazlığın ‘top' yaptığı bir çağ. İblis Müslümanları bile bu kadar tuzağına düşürmüşse diğer insanlara ne diyebilirsiniz? Bugün maalesef inananların da yüzde doksanı nefs-i emmarenise mağlup düşmüş durumda… (bknz: Emirdağ Lahikası, Adliye vekili... ile hasbihal bahsi)
Mamafih, hiçbir dönemde, şeytandan yana olmak bu kadar keyifli olmadı. Artık sonuna gelmiş olmakla birlikte hala Deccalizm çağını yaşıyoruz. Hayat bir kısım insanlar için yalancı cennet, bir kısım insanlar için de cehenneme dönüşmüş. Hakiki manada inananlar için din, avuçta köz tutmak kadar zor olmuş. Temiz ve helal bir gıda bulmakta bile artık zorlanıyor mümin. Bir Müslümanın telaş etmeden yiyebileceği ancak dağ başlarındaki otlar kaldı. Bunun dışında her nimetin her gıdanın ve her şehevi duygunun içine, insanı İblise tutsak edecek tatlandırıcılar, tiryakilik yapıcılar katılmış durumda.
Çünkü İblis, bu çağda kendisine çok mahir bir yardımcı edindi. Siyonistler! Siyonistler, mensup oldukları kavmin hakikaten cins olan zekâlarını insanlığın helaki için kullanıyorlar. Pozitivizmin, deccalizmin ve tabii ki sekülerizmin sponsoru, hep Siyonist Yahudilerdir. Onu tüm dünyada kolluyorlar ve besliyorlar. Vebalini de kilisenin boynuna atıyorlar. Evet, sekülerizmin bu katar taraftar ve hayat bulmasında Kilise'nin vebali büyük. Kilise, asırlarca tanrısal olmayan bir otoriteyi ilahî imiş gibi insanlığa dayattı. Sonunda zulüm insanların canına tak etti ve içinde kilisenin (yani dinin) olmadığı bir dünya yaratmak için çaba gösterdiler. Seve seve kiliseye başkaldırdılar. Bunu fırsat bilen İblis, yine, hemen hemen hepsi Yahudi olan -(pozitivizm, liberalizm, komünizm, kapitalizm, sosyalizm vs. kurucuları)- bir takım insanların zekâsını kullanarak, tüm dinleri insanlar nezdinde değersizleştirmeyi başardı. Böylece, güya Cenab-ı Hakk'a karşı iddiasını ispat etti. Ne demişti, İblis, “Ey Rabbim! Beni azdırdığının (yani bu senaryoda kötü oğlan rolünü bana verdiğinin) hakkı için, yemin ediyorum ki (ben de insanları azdıracağım), yeryüzünde, kötülükleri onlara güzel göstereceğim, (samimi müminler hariç) onların hepsini azdıracağım”. (Hicr,39-40)
İşte sükelerizm, şeytanın “azgınlık” olarak tanımladığı, o yaşama tarzıdır! Ne diyorlar: Hayat bu dünyadan ibrettir. Din bir masaldır. Yiyin için keyfinize bakın!
Bu kadar keyifli bir yanı ve bu kadar teşvikçileri ve taraftarları varken, şöyle bir hayat tarzının tehdit altında kalacağına inanmak mümkün mü?
Bir yığın zırva ortalığa saçılıyor... Neymiş, seküler hayat tehdit altında imiş! Bir kadın mecliste çıkıyor son derece pişkin bir aldatma ile “seküler hayat tehdit altında” diyor. Yatak odasında yapılan her şey artık caddelerde de yapılabiliyor. Size karışan mı var?
Sekülerlikten bahsediyor ama bir mezhebe vurgu yaparak pişkin pişkin “Efendim bilmem nerede yakılanlar kendileriymiş, bilmem nerede evlerine işaret konulanlar kendileriymiş de yine de hep mağduru Müslümanlar oynuyormuş!” diyor. E be şirinlikli kadın efendi, insanlık tarihinin hangi döneminde seküler hayat tehdit altında kaldı ki şimdi tehdit edilebilsin. Daha 5 yıl önceye kadar, Türkiye'de dindarlara hayatı cehennem eden seküler hayat taraftarları değil miydi?
Sizin tehditkârlıkla suçladığınız o Müslümanları Kur'an “La ikraha fiddin” (dinde zorlama yoktur) bağıyla sımsıkıya bağlamış. Hiçbir hakiki müminin haddi değil ki sana dinde zorlama yapsın! Öyle bir zorlama ile karşılaşırsan bil ki o dinden değildir, cehalettendir. Tıpkı sizin 1930'lu yıllardan itibaren Müslümanlara dayattığınız gibi!
Siz bir millete kutsal kitabını okumayı yasakladınız! Dinin öğrenmesine sed çektiniz. Değil “emri bilmaruf veya nehyi anil münker…”yapmak, Allah demelerine fırsat vermediniz! Hangi yüzle bu halkın yüzüne bakabiliyorsunuz da bir de çıkıp “sekülerizm tehdit altında!” diyorsunuz. Hiç mi vicdan muhasebesi yapmıyorsunuz? Siyaset sizin müşfik kalbinizi bu kadar mı karattı?
Şimdi size şöyle seslensem reva mı?
Hz. Nuh'u hayıtından bezdiren ve sonunda da “Ey rabbim ilaçlık bile olsa bir kafiri yer yüzünde bırakma!” (Nuh, 26) diye feryat etmek zorunda bırakan sekülerciler değil miydi?
Babasına, “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?” (Meryem, 42) dediği için İbrahim'i (as) ateşe atmadınız mı?
Lut (as) ‘homoseksüellik insan fıtratına aykırıdır, yapmayın bunu” dediği için ev hapsine mahkum etmediniz mi, insanların arasına katılmaktan men etmediniz mi? (Hicr, 70) “Aranızda bir tane bile aklı ve vicdanı ölmemiş bir adam yok mu” diye inletmediniz mi?
“Neden inananları tehdit ediyorsunuz. Caddelerde sokaklarda gösteriler yaparak, inananları korkutmaya çalışıyorsunuz. İnanan herkesi tehditle Allah'ın yolundan dönmeye zorluyorsunuz. Doğru olan yolu çarpık göstermek için inanlara pusu kuruyorsunuz. Yapmayın bunu. Bozguncuların başına neler geldiğini biliyorsunuz” dediği için, güçlü ailesine rağmen Şuayb'a (as) “Sus canımızı sıkma. Ya seküler hayat tarzımızı kabul et ya da bu şehri terk et!” demediniz mi? (A'raf 85-88)
Hazreti Muhammed (asv)'i şehrini terk etmek zorunda bırakmadınız mı?
İskilipli Atıf hocayı şapka secdeye mani bir giysidir dediği için asmadınız mı?
Bediuzzaman'ı, imana ve Allaha hizmet ettiği için sürüm sürüm sürmediniz mi?
Fethullah Hoca Efendi'ye Allah bir dediği ve milletinin kutsallarına hizmet ettiği için çok sevdiği memleketini ona zindan edip kaçırtmadınız mı?
Siz hangi Allah dostunu küstürmediniz ve hayatından bezdirmediniz ki bir de çıkıp “ayol bunlar seküler hayatımızı tehdit ediyor” diyebiliyorsunuz… Siz hangi tehditten bahsediyorsunuz hanım kız?
Ama ben size bir haber vereyim. Evet, imana ve müminlere karşı cephe açanları, Rabbin çağrısına karşılık iblisin tarafını tutanları büyük bir tehdit bekliyor:
Yakıtı insan ve taş olan Cehennem!
İşte ondan korkun!
Not: Bugün (10 Kasım), Tüyapta kitaplarımı imzalayacak ve okurlarımla sohbet edeceğim. Duyurulur. (MAB)
Mehmet Ali Bulut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder