14 Ekim 2013 Pazartesi

Seri cinayetler ve kurban etkisi

Seri cinayetler ve kurban etkisi...

Sanırım 6-7 yıl oldu...

Yine bir kurban bayramı arifesinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin değerli hocalarından Prof. Dr. Ali Murat Daryal'ın, “Kurban Kesmenin Psikolojik Temelleri”isimli kitabına atıfta bulunan bir yazı kaleme almıştım.

İlk baskısının 1980 yılında yapıldığını tahmin ettim bahsi geçen kitabı liseli yıllarımda okuduğumda, sosyal psikoloji alanına zaten var olan ilgimin oldukça derinleştiğini hatırlıyorum.

Ali Murat Hoca kitabında; kurban müessesesi ile kitle davranışları arasında birbirinden çarpıcı örneklerle bağlantı kuruyor, kurban kesmeyen medeniyetlerde sosyal müesseseler, şiddet kültürü ve insan davranışları kapsamlı bir şekilde ele alınıyordu.

Daryal'a göre, bir ülkeye giren yabancı kültür kurum ve kavramları, spor gibi masum sayılan alanlarla ilgili bile olsa, kendi sonuçlarını da yeni girdikleri yerlere taşımaktan geri durmuyor. Bu kurum ve kavramlar, yeni ülkelere kendi öz kültürlerinin kodları ve sonuçlarıyla birlikte giriyor.

Kurban kesmenin toplum açısından sosyo-psikolojik etkisini değerlendiren başka yorumlar da var.

Ülkemizin Güneydoğusunda kurban kesilmesini tavsiye eden yorumları ilk okuduğumda nedenini merak etmiştim. Şu tür değerlendirmelerle karşılaştım.

Kurban kesmek Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebine göre sünnet, Hanefi mezhebine göre vacip...

Ülkemizin güneydoğusunda yaşayan vatandaşlarımızın büyük bölümü Şafi mezhebine mensup... Yani kurban kesmek Şafi mezhebine mensup olanlarda sünnet olduğundan, bu bölgede yaşayan vatandaşlarımız arasında kurban ibadeti çok yaygın değil... Hatta hiç kesilmeyen yerler yerler var.

Kurban kesmek yaygın olmadığı için de, bir bakıma, kurban kesme ibadetinin insan tabiatına bakan psikolojik, topluma bakan yönüyle de sosyal faydalarından yeterince istifade edememiş oluyorlar.

Konuyla ilgili kimi düşünce ve değerlendirmelere katılır ya da katılmazsınız...

Hatta ülkemizin Güneydoğusunda uzun yıllar boyunca yaşanan şiddet olaylarında, töre cinayetlerinde, insanların birbirine karşı sergilediği acımasız tutumda ve fertlerin terör belasına kolaylıkla bulaşarak kan akıtmaktan çekinmemesinde kurban kesmemekten kaynaklanan boşluğun etkileri olabileceği değerlendirmesini yapanlar da var.

Bu tespitleri; “terör olaylarının bu bölgede daha sık rastlanmasının tek nedeni, kurban ibadetinin yaygın bir şekilde yerine getirilmemesidir” şeklinde algılanması art niyetli bir yaklaşım olur.

Bunu olsa olsa, bu bölgede de kurban kesme adeti yaygın olsa, insanların birbirine uyguladığı şiddette ola ki bir azalma görülebilir şeklinde düşünmek gerekir.

Konuyla igli yaptığım okumalarda bir başka çalışmada, “Kurban kesmek, seri katilleri önler mi?” başlıklı bir değerlendirmeye denk gelimiştim.

Kurban kesilen ülkelerde insanlar "kan dökme" güdüsünü tatmin ettikleri için, bu toplumlarda seri katillere çok sık rastlanmadığı aktarılıyordu. tespitine yer veriliyordu.

Hatta yapılan değerlendirmede şu ayrıntılar da vardı.

WASP; yani beyaz, anglosakson ve protestan...

Seri katilleri tanımlayan bu ortak özellikler, seri cinayetlerin de "belirli bir kültüre ait" olduğu iddialarını da beraber getiriyordu. Seri cinayet anglo sakson ve protestan kültürüyle ilişkilendiriliyor. Hatta özellikle Amerika'da sıklıkla yaşanan okul katliamları da bu başlık altında değerlendiriliyor.

Pensilvanya Üniversitesi'nden Philip Jenkins, proteston dünyasında "seri cinayetlerin" büyük bir dehşet yaratmasını "dini ritüellerdeki tekrarlarla" ilişkilendiriyor. Jenkins, Katoliklerin tersine Protestanlığın tekrardan hoşlanmadığını ve "tekrarlanan" cinayetlerden de dehşete kapıldığını öne sürüyor.

Jenkins 80'li yıllarda yaygınlaşan seri cinayetleri ABD'deki politik konjonktürle ilişkilendiriyor ve Rusya, Nikaragua, İran ve Libya gibi dış düşmanların karşısında seri katillerin, satanistlerin ve çocuk tecavüzcülerinin bir "iç düşman" olarak sunulduğunu ileri sürüyor.

Peki, Müslüman ülkelerde durum ne? Bu konuda detaylı bir araştırma olmamakla birlikte, İstanbul Adli Tıp Kurumu uzmanlarından Dr. Bülent Şam ve arkadaşlarının "parçalanmış cesetlerle" ilgili araştırması dolaylı da olsa ipuçları sunuyor. 1993-2003 yılları arasında yapılan otopsileri değerlendiren çalışması yaklaşık 31 bin otopside 35 vakada "parçalanma" olgusu tespit ediyor. Parçalamanın bir psiko-patoloji ifadesi olarak da değerlendirilebileceğini hatırlatan çalışma ilginç bir noktaya dikkat çekiyor.

Dr. Bülent Şam geleneklerinde hayvan kesme olan ülkelerin, özellikle büyükbaş hayvanların "insan anatomisiyle" benzerliğinden yola çıkarak bazı vakalarda Adli Tıp uzmanlarını bile kuşkuya düşürecek kadar profesyonel kesim yapabileceğini hatırlatıyor. Bunun dışında seri cinayeti insandaki "kan dökme" güdüsüyle ilişkilendiren uzmanlar, kurban kesmenin bu güdüyü tatmin ettiğini, bu yüzden de "Müslüman ülkelerde" kurban kesildiği için seri cinayete nadiren rastlandığını ileri sürüyorlar.

Hiç kuşkusuz bu değerlendirmeler, üzerinde çok daha kapsamlı çalışma yapmayı gerektiren hususlar.

Fakat yadsınamaz bir gerçek var ki, Allah'ın emir ve yasaklarında bildiğimiz ya da henüz farkına varamadığımız çok sayıda hikmet olduğudur.

Bu vesile ile tüm okuyucularımızın kurban bayramını kutlar, sağlık ve esenlik içinde huzurlu bir ömür sürmelerini temenni ederim.

Prof. Dr. Osman Özsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder