İNÖNÜ ZULMÜ ARTIK KONUŞULUYOR
Tek Parti Dönemini ile ilgili 1989 yılında yazdığım senaryoya Erdal İnönünün de içinde olduğu hükümet döneminde yayın yasağı getirilmiş, o dönemi yaşayanların ağzından derleyerek hazırladığım gerçekleri halkın öğrenmesine engel olunmuştu. Hangi alanda olursa olsun Devlet Memurlarnını gestapo şefi gibi hareket ettiği günlerdi. Öğretmenleri- halkın deyimi ile Örtmen Beylerin- Karakol komutanlarının, Devlet dairelerindeki en üstden en alt makama kadar herkesin halka kan kusturduğu milletin dini ile oynandığı, en ağır hakaretlerin edildiği, Stalin dönemi baskıcılığı ile milletin açlığa mahkum edildiği dönem inksanları o kadar korkuttu sindirdi ki aradan 70 yıl geçmesine rağmen hala konuşulurken etrafa bakılıyor.
İsmet İnönülü 1932-1950 yılları arasında ezan Türkçe okunmuştu. O dönem kimi camiler kapatılmış; kimileri satılmış; kimileri de bando takımlarına, CHP teşkilatlarına tahsis edilirken, kimileri ise ahıra, tuvalete çevrilmişti.
O dönemde yaşanan sıkıntılar Başbakan Erdoğanın da gündemindeydi. Cami tartışmaları, Başbakan Erdoğanın geçtiğimiz hafta partisinin Meclis grup toplantısında, CHPye tek parti döneminde yaşananları hatırlatmasıyla tekrar gündeme geldi. Başbakan Erdoğan, bir bir kameralara gösterdiği belgeler ışığında, camilerin satılarak CHP parti binaları ve ambar olarak kullanıldığını açıkladı.
DÖNEMİN CANLI ŞAHİTLERİ ANLATIYOR
Tek parti döneminin dindarlara yönelik tüyler ürpertici uygulamalarının bir diğer kanıtı ise dönemin canlı şahitleri... Zafer Dergisinin 1994te yayınladığı Eylül sayısında, o dönemin tanıklarından biri olan Hasan Işık Hocayla yaptığı röportaj yer alıyor. Kendisini Kuran ve iman hizmetine adayan Işık Hoca röportajda o dönem yaşanan mezalimi anlatıyor.
Şapka Kanununun hemen ardından jandarmanın sıkı tedbirler alarak cami çıkışında beklediğini ve şapkasız olanların kafasına katran sürüldüğünü anlatan Işık Hoca, şapka giymemek için direnenlerin darağacında idam edildiğini söylüyor.
“BEN BİR HATUN KİŞİYİM. ŞAPKA İLE NE DERDİM OLA Kİ”
Işık Hoca, idam edilenlerin arasında “Şalcı Bacı” lakaplı bir kadının da bulunduğunu aktarıyor ve “Şalcı Bacı”nın idam edilmeden önceki son sözlerinin ise “Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki” olduğunu ifade ediyor.
“EZAN YASAKLANINCA HER YERİ UYUZ SARDI”
Hasan Işık Hoca Arapça ezan yasaklanıp Türkçe ezan okunmaya başlayınca uyuz hastalığının başgösterdiğini söylüyor. O günleri Hasan Hoca şöyle anlatıyor: “Ezan işitilmeyen yerde uyuz hastalığı çıkacağına dair hadis duymuştum. Ezan yasaklanıp yerine Türkçesi mecbur tutulunca, her yeri bir anda uyuz sarıverdi. Kaşınmaktan derilerimiz kanamaya başladı. Zeytinyağını ısıtır, içine kükürt katar da şifa bulmaya çalışırdık.”
“CAMİLER TUVALET BİLE YAPILDI”
O dönem Adapazarında yaşayan Hasan Işık, Salko Camiinin de bando takımına tahsis edildiğini anlatıyor. Aziziye Camii ise bir dönem halk oyunları merkezi olarak kullanılmış. Türkiyedeki diğer camilerin de bunlardan farklı olmadığını söyleyen Işık Hoca, bir askerlik anısını şöyle paylaşıyor: “1940 yılında Tekirdağda askerliğimi yapıp tezkere almıştım. Trenle İstanbul Sikeciye geldik. Akşam namazı öncesi, ihtiyaç giderip abdest almak için tuvalet sordum. Caminin etrafında tuvalet görememiştim. Çavuş ‘Camide tuvalet var cevabını verdi. Tekrar gittim ama etrafta tuvalet göremedim. Çavuş koluma girdi ve gülerek beni caminin içine götürdü. İçeri girdik, Allah sizi inandırsın tam da mihrabın bulunduğu yere tuvalet çukuru kazmışlardı. Aynı manzarayla İstanbulda başka camilerde de karşılaştım.”
“SİZ CENNETTE YAŞIYORSUNUZ EVLADIM”
Tüm o zamanların şahidi Hasan Işık Hoca sözlerini şu cümlelerle bitiriyor: “Siz cennette yaşıyorsunuz evladım. Ama bizim nesile cehennemi yaşattılar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder