14 Ekim 2013 Pazartesi

Kurtla Yiyip Kuzuyla Ağlayan adam

Kurtla Yiyip Kuzuyla Ağlayan adam

Hani filmlerde psikopat romantikler vardır. Taze bir örnek vereyim. Yalan Dünya'nın Bünyamin'i gibi. Evde beslediği istakozları evlat edinecek kadar romantiktir. Ama, fakirlerden, sokaktaki açlardan nefret eder.

Yaşam tarzını korumak diye bir tabu var biliyorsunuz. Amerikan filmlerinde sık sık kullanılır. "En önemlisi düşmanlarımız yaşam tarzımızı tehdit etti" gibi cümlelere rastlarız.

Bu sene vizyona giren "Elysium" filmini seyredin lütfen. Müthiş..Yaşam tarzını koruyanların, bu uğurda neler yapabileceğini görün.

Ultralüks yaşamları korurken oluşabilecek en basit zaafa bile müsaade etmeyen bir bakan var filmde. Çocukların yanağını okşuyor. Güler yüzlü, zarif..

Ama yaşam tarzını tehdid edenlere son derece acımasız. Kendisi gibi düşünmeyen başkana karşı, darbe bile planlıyor. Bu iki örneği niye verdim anlatayım.

Ulusalcıların emektar abileri coştu. Merak edip son on yıldaki "Kurban Bayramı" konulu yazılarını okudum. Otomatiğe takmış. Her bayram coşmuş.

Neler yok ki?

Sırat köprüsünde kurban ettiği koçun sırtından düşen Müslüman'dan tutun, Kuran-ı Kerim'den ayet uydurmaya kadar, her şey.

Dalga geçmediği senelerde, "Bir can bağışlayın" edebiyatı. Milli yengemiz Andree'nin, Karagöz ve Meloşko adını koyduğu kuzular üzerinden "merhamet" feryatları..

Oldu canım. Kurban kesmeyelim. Niye? Andree üzülüyor diye. Kendi ifadesi ile muhterem karısının bayramlarına pek bir hürmet ediyor. Yani yılbaşında, evlerinde hindi yeniyor.

Kuzunun ki can da hindinin ki patlıcan mı?

Yahut Cunda Adası'nda Gora filmindeki misal, hindi, sucuk, balık ağaçları mı var?

"Ay Bekir, Hindiler olmuş mudur? Yılbaşı geliyor."

"Ben baktım. Bu sene çok iyi hindi yapmış. Toplayıp komşulara da verelim."

Milyonlarca Müslüman'ın inancını bir kefeye koy; Andree'nin keyfini öbür kefeye. Andree'nin ki ağır gelsin. Bunun adı da köşe yazısı olsun.

Mesele can bağışlamaksa eğer, Andree Coşkun, bol bol hindi beslesin; yılbaşı gelince bağışlasın.

Okuduğum yazılar içinde en ilginç olanı, 2004 tarihli yazı. "Üslub-ı beyan ayniyle insan" sözüne tam uygun.

Boks maçlarında, iki kişi birbirini yumruklarken sevinçten havaya zıplayan insanları örnek vererek soruyor Coşkun:

"İnsanoğlunun gizli bir kimliği olmalı. Neden?.. Yoksa biz gerçek kimliğimizi kendimizden mi saklıyoruz? İşte; bu güzelim bayram günü hayvanları kovalayıp, bizzat yatırıp kesmek... Doğrusunu isterseniz ‘‘Bayram’’ ile ‘‘Kurban’’ sözcükleri birbirine hiç yakışmıyor.

İnsanoğlu zaten kesilecek bir hayvanı alıp, niçin illa kendisi kesip, onun kanını niçin yakından görmek istesin? Gerçi arife gecesi unvanı ‘‘prof’’ olan bir din adamı, bunun ‘‘dehşet duygularını bastırmak için’’ gerekli olduğunu söyledi. Bir başkası ‘‘Akan kanın insan kanına eşit olduğu için koyunların seçildiğini’’ ekledi. Gerçek bu mu? Kendimizden gizlediğimiz kimliğimiz midir bu?"

Hee... Gerçek aynen bu. Hayvansever yazılarla "Ay Bekir Bey, beni gene ağlattınız" diye sosyetenin sümüğünü akıt. Her sene kurban bayramında "Bir can bağışlayın" teraneleriyle kurban kesmeyi cinayet; Rabbine şükreden Müslümanlar'ı cani olarak nitele.

Ama,sıra yaşam tarzını korumaya gelince - kendi yazında belirttiğin gibi kendinden değil - milletinden gizlediğin kimliğini ağzından kaçır.

İşte ispatı. 29 Nisan 2007 tarihli yazının ibretlik kısmı.

'Muhtıranın özünde bir anlayış farklılığı yatıyor. Çağdaş- uygar yaşam biçimine ulaşmak isteyenler, ilkel, ortaçağ yaşam biçimine dönmek isteyenlere engel olmak istiyorlar. Muhtıranın özü bu."

Yani, kuzulara, kedilere, köpeklere merhameti olan adam, sıra yaşam tarzını korumaya gelince, canavarlaşıp şiddet yanlısı olabiliyor.

Bu memleketin çocukları, Bünyamin Coşkun'un köpeğinden, kuzusundan daha mı az değerli?

Cevabınızı duyar gibiyim.

"Mesele kedi-köpek, koyun-kuzu değil, sen hala anlamadın mı? Andree ve Bekir'in yaşam tarzı, bu memleketden de bu milletden de daha değerli."

Kurban Bayramı hepimizi mübarek etsin. Kesenin de bağışlayanın da niyetini Allah kabul etsin. Yeryüzü Doktorları, Kızılay, İHH ve diğer kurumlar, merhametin destanını yazıyor.İnsanlar yaşasın diye...

Kerime Yıldız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder