İstanbul'un çoğu ana arterinde yaşanan yoğunluk nedeniyle trafik adeta durma noktasına geldi. Akşam saatlerinden itibaren oluşan yoğun trafik gece de devam etti. Sabahleyin ise trafik İstanbullular'ı çileden çıkardı. Özellikle Boğaziçi Köprüsü istikametinde trafik durma noktasına geldi. Ambulanslar dahi trafikte ilerlemekte zorlandı. Avcılardan Çağlayan'a bir buçuk saatte geldiğini söyleyen Ahmet Şengül "Her gün bu trafiği çekiyorum. Karşıya geçeceğim ama kaç saatte gideceğim bilmiyorum. Aracımın suyu bitti. Yolda kaldım" dedi.
Trafik bu haldeyken en ilginç tepki cemaate yakınlığıyla bilinen Rotahaber yazarı Ahmet Memiş’ten geldi.
Rotahaber yazarı Ahmet Memiş, trafik sıkışıklığının altında Gezi direnişçilerinin olduğunu iddia etti.
"BU iSTANBUL TRAFİĞİNE NE OLUYOR?"
Ahmet Memiş “Gezi ayaklanmasında 'trafik kaosu' planı!” başlıklı köşe yazısında şunları yazdı:
“Herkes bir haftadır birbirine 'Bu İstanbul trafiğine ne oluyor?' diye sorup duruyor.
İşe yetişilemiyor, eve dönülemiyor, randevular iptal ediliyor. Sinirler gerildikçe geriliyor, yasak falan dinlemeden sigaralar üst üste yakılıyor. Ambulanslar bile trafiğe takılıyor, sirenleri acı acı çalıyor...
Sahi ne oldu bir anda böyle?
Nasıl oluyor da araç ve insan sayısı artmadığı halde, İstanbul tarihinde hiç görmediği bir şekilde trafik yoğunluğu yaşıyor?
İsterseniz hafızamızı kısaca bir yoklayalım...
Tarih 19 Eylül...
Aniden ortaya çıkan yüzlerce kamyon ve TIR, sözde Anadolu yakasındaki hafriyat döküm sahasının kapatılmasını protesto için TEM'i kapıyor. Yetmiyor FSM'yi işgal ediyor. Trafik felç... '50 kamyon daha olsa köprü yıkılırdı' diyor yetkililer...
Tarih 20 Eylül...
Yani TIR teröründen 1 gün sonra ...
Bu kez ortaya sözde işçi olduklarını söyleyen yaklaşık 200 kişilik bir grup çıkıyor. TEM otoyolunu Bağcılar mevkiinde çift yönlü olarak saatlerce trafiği kapatıyor. Yine FSM'ye kadar uzun bir kuyruk. Neymiş; inşaatta kavga çıkmış. Onlar da protesto için yolu kapatmış. Yerseniz...
Tarih 26 Eylül...
Bu kez yol kesme yeri Üsküdar. Toplu taşıma otobüslerinin dolu geçmesine sinirlenen vatandaşlar yolu trafiğe kapatıyor. Trafik yine kilit...
Tarih 27 Eylül...
Sahne taksi şoförlerinin. Yüzlerce taksi şoförü D-100 karayolunun her iki yönünü de trafiğe kapatıyor. Trafik yine kilit ve yine uzun araç kuyrukları...
Ve tarih 28 Eylül...
Kadir Topbaş tüm gazetelere reklam veriyor. İlanda 'Her yere metro, her yerde metro' deyip, trafik sorununun çözümünde gelinen noktayı ve İstanbul trafiğini tamamen nasıl çözeceklerini anlatıyor.
İşte ne oluyorsa o akşam oluyor. Yıllardır alışık olduğumuz trafik o akşam daha da yoğunlaşıyor. Yoğunluk 2-3 gün içinde daha da artıyor ve Ekim'in ilk haftasını alışık olmadığımız bir trafik yoğunluğuyla geçiriyoruz.
Düzelir deyip sabretsek de nafile. Bırakın düzelmeyi, son 3 günde İstanbul, tarihinde hiç görülmemiş bir trafik yoğunluğuna ve araç kuyruklarına şahitlik ediyor.
Caddelerde kontaklar kapatılıyor, insanlar birbirine dert yanıyor. Bu durum gece saatlerinde bile devam ediyor.
İlk günlerde soğukkanlı davranan İstanbullu'nun sinirleri gerildikçe geriliyor.
Şimdi içinizden 'Eeee' diye geçiriyorsunuz...
Eeesi şu...
Şimdi anlatacaklarıma komplo teorisi de diyebilirsiniz, hayal gücümün genişliğinden de bahsedebilirsiniz. Ancak son dönemde yaşanan bir çok olay için de komplo teorisi denilmişti ve hepsinin de önceden planlandığı belgeleriyle ortaya çıktı.
Tüm bu yaşananların da normal bir trafik yoğunluğu olmadığı açıkça ortada. Tıpkı öncekilerde olduğu gibi hazırlanan senaryo adım adım hayata geçiriiyor.
Önce yol kesme eylemleriyle test edip nabız yoklandı, Kadir Topbaş'ın gazetelere ilan verdiği gün de start verildi.
Aslında plan oldukça profesyonelce hazırlanmış ve oldukça da iyi.
Önce, bir saatte evine yada işine giden insanların sinirleri süre 3-4 saate çıkarılarak iyice gerildi. Ardından sosyal medya ayağı devreye girdi. İstanbul trafiği ile ilgili twitler yağmur gibi yağmaya başladı. Ardından da manşetlere geldi sıra. Kıpkırmızı İstanbul haritaları haber sitelerinin manşetlerini süsledi...
Yani insanlar psikolojik olarak hazırlandı..
Tüm bunları bir yerden hatırladınız değil mi?.
Evet yanılmadınız, Gezi'den...
Taktik de aynı, hedef de...
Baktılar aylardır sıcak tutmaya çalıştıkları Gezi eylemlerine bir avuç İP'ini koparandan başka katılan olmuyor, halkı tekrar kazanmak gerekiyordu. Yavaş yavaş kazanıyorlar da. İnsanları trafikle canlarından bezdirip, tepelerine kadar çıkmış öfkeyi yine sokaklarda, belki de kilitlenmiş caddelerde AK Parti'nin üzerine boşalttıracaklar.
Vatandaş gözüyle baktığında gerekçe mantıklı, eylem haklı...
Tıpkı Gezi Parkı'ndaki ağaç bahanesinde olduğu gibi...
Son vuruşu ise büyük ihtimalle 'İstanbul artık yönetilemez hale geldi' argümanıyla yapacaklar.
Buraya kadar yazdıklarıma hala 'Komplo teorisi' diyor musunuz?
O zaman size bu akşamdan bir örnek vereyim;
Yanda gördüğünüz Hürriyet gazetesinin bu akşam sitesinde attığı manşet...
'Trafik kilit...!'
Şimdi bu trafik için bu manşet normal diyorsunuz.
Evet normal.
Peki 'İstanbul’da iş çıkışı öncesinde başlayan trafik yoğunluğu yola çıkanlara zor anlar yaşatıyor. Siz de trafikte yaşadığınız sıkıntılı anların fotoğrafını çekin, cekgonder@hurriyet.com.tr'ye gonderin, biz yayınlayalım...’ deyip, bunu kampanyaya çevirmek de mi normal?
Cevabınız 'Evet' ise, o zaman Hürriyet'in de içinde bulunduğu Gezi medyasının o günlerde her olayı nasıl kampanyaya çevirdiklerini hatırlayın.
Bu arada kafanıza bir şey daha takıldı değil mi?
"Tamam, dediklerinde haklıysan trafiği nasıl kilitliyorlar?" diye geçiriyorsunuz içinizden.
Yolda giderken o yoğun trafikte hızınızı yavaşlatın ya da frene basın, arkadaki araba size hafiften çarpsın veya siz öndekine çarpın. O da olmadi, arabayı durdurun, kaputunu açın...
10 dakika bir şeridin iptal olması dahi saatlerce sürecek bir trafk yoğunluğu için yeter de artar bile. Bunun bir kaç noktada yapıldığını düşünün.
Yani trafiğin zaten normalde yoğun olduğu akşam ve sabah saatlerinde E5'i yada TEM'i tek başınıza bile kilitleyebilirsiniz...
Hala 'Komplo teorisi' mi diyorsunuz?
Gezi eylemleri daha başlamamışken ve tatlı su muhafazakarları bile ağaç muhabbeti yaparken, 30 Mayıs'ta ' Taksim'den Tahrir mi çıkacak yoksa Silivri mi?' başlıklı yazımda Gezi ayaklanmasını daha yaşanmadan anlattığımda da 'Komplo teorisi' denilmişti ancak daha üzerinden bir gün bile geçmeden haklılığım ortaya çıkmıştı.
Ama inşallah bu kez ben yanılırım. Ve umarım bu yazdıklarım da sadece komplo teroisi olarak kalır...
Aksi taktirde ısınacak sonbahar biraz zor soğur...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder