Dolaşım!
Ne zamandı net hatırlamıyorum ama Corriere Della Sera isimli İtalyan gazetesinin bir muhabiri "Hakan Fidan çok önemli sırları İran'a verdi!" diye haber yaptı!
Fidan, sözde Amerikalılar'ın İran'a karşı izleyeceği rotayı Tahran'la paylaşmıştı! Haberi yapan İtalyan gazeteci ilginç bir kişilikti! Meslek hayatının son 4 yılını İSRAİL'de geçirmişti!
Kaynak aynı yer olunca Fidan daha göreve gelmeden, "İran dostu" yakıştırması yapılmaya başlandı!
Türkiye'de her şey olur ancak İSRAİL'e karşı biri böylesine önemli göreve gelemezdi!
Geçmiş böyle değildi çünkü!
Bir otomobile, bir eve makamlarını İsrail'e teslim eden çok adam vardı!
Türkiye'nin çıkarları hep ikinci plandaydı!
İstanbul ve Ankara'da yükselmek bu GÜCE yakın olmakla ilişkiliydi!
Gazeteci de olsan, mühendis de olsan, istihbaratçı da olsan, asker de olsan, işadamı da olsan aynı çizgiye girmen şarttı! Bir yanda memleket, bir yanda kariyer!
Hep yol ayırımında ilerledi ülke!
İsrail'i Beyoğlu'nda kuran BARONLARA yakın olmak kişisel istikbali parlatırdı!
Sermaye ve güç onlardaydı!
Hep böyle gidecek sanıldı!
Özellikle İstanbul dükalığının göremediği bu oldu!
Ankara'yı her zaman yola getirdikleri için TEHLİKENİN FARKINA varamadılar(!) Ankara, Tel Aviv, Londra ve New York arasına çekilen çizgide götürülüyordu!
Derin ilişkiler merkezi CHICAGO, Paris ve Berlin de katkı vermeyi hiç ama hiç ihmal etmiyordu! Sokağa çıkıp baktığınızda neredeyse şirketlerin tamamına yakınının TABELALARI AVRUPALIYDI!
Bu içerideki gücü anlatmak için fazlasıyla yeterliydi!
Abdulhamid'i deviren İngiltere, 100 yıldır üzerimize basarak güç kazanıyordu! İşte Ankara'da ergenekon operasyonları ile başlayan DALGALAR aslında Avrupa'nın sular altında kalacağının işaretiydi!
Çünkü kullandıkları ama asla aralarına almadıkları Türkiye'nin böyle bir ters operasyon yapacağını hiç akıl edemediler! İçine girdikleri kurumlar ve sermaye onlara hizmet ediyordu! Zaten BARONLAR Ankara'nın rotadan çıkmaması için finansal operasyonları eksiksiz yapıyordu!
Koca bir ASIR böyle geçti!
Türk uyanmadı, ayağa kalkamadı!
Ne siyaset, ne ekonomi, ne diplomasi tam olarak bize hizmet etmedi! Fransız ANDI İÇEN BÜYÜKELÇİLER ne kadar Anadolu'ya çalışabilirdi!
Öyle bir kurgu yapılmıştı ki Türk'e dışarıdan düşman gerekmiyordu!
İçimizdeki kavga bizi yeterince zayıflatıp hasta ediyordu!
Şimdiki CHP'ye FORMAT atan Kraliçe'nin adamları, hem oradan hem buradan Esad'ı ve arkasındaki güçleri korumaya çalışıyordu! Mezhep kavgasını önlemek için gece gündüz çalışan Ankara, SÜNNİ tavır takınmakla suçlanıyordu!
Oysa Suriye'deki iç savaştan kaçan çok sayıda NUSAYRİ'nin Türkiye tarafından özel korumaya alındığı görmezden geliniyordu! Dünyada hem içeriden hem dışarıdan SALDIRIYA maruz kalan tek DEVLET bizimkiydi!
Londra merkezli Musevi BARONLARIN medyası, Avrupa, Amerika'nın bir kısmı ve komşularımız kıskaç operasyonuna birlikte katılıyordu!
Birleştirici, bütünleştirici hamle yaptığınız zaman da içeride BÖLÜCÜ oluyordunuz!
Genelkurmay Başkanı, Kosova gibi Osmanlı'nın miras bıraktığı topraklarda cami gezmesi yaptığı zaman "Bu ne Paşam?" diye soruluyordu! Başörtüsü serbest bırakıldığında ŞERİAT geliyordu!
Andımız kalktığında TÜRKLÜK gidiyordu! Gençleri korumak için içki reklamı yasaklanınca "İran'a döndük!" feryadı yükseliyordu. İlaç lobisine darbe vurulunca "Bunlar başına bela alacak!" uyarısı yapılıyordu!
Füzeyi Amerika'dan değil de Çin'den alınca "Ateşle oynuyorlar!" manşetleri atılıyordu!
MİLLİ olan ne varsa saldırı altındaydı!
Söylenmese de ülke çok uzun zaman KONTROL altındaydı!
Düşman askerlerini görmesek de, bayrakları dalgalanmasa da ülke bizim değildi!
Bir avuç BARON ve arkalarındaki GÜCE hizmet veriyorduk!
Erken yaşta keşfettikleri isimleri eğitip daha sonra yönetici olarak gönderiyorlardı! Sistem tıkır tıkır işliyordu! Bozulmaması için de ANADOLU'ya sıranın gelmemesi gerekiyordu!
Pasaportu, anne ve babası TÜRK de olsa DIŞARIYA çalışanlarla yaşıyorduk!
IMF'yi evinde ağırlayanlar PASTANIN bütününü götürürken, ülke yerinde sayıyordu!
Futbolla, modayla, Biri Bizi Gözetliyor'la, Altılı Ganyan'la, Spor Toto ile İddaa ile yola getiriliyorduk!
İşimiz ŞANSA kalmıştı!
Kaderimizi değiştirmek için bir şey yapmayı akıl edemiyorduk!
İçten içe durumu kabullenmiştik!
2002'de değişim işareti geldi!
Devlet yavaş yavaş toplanmaya başladı! Amerika-Rusya-Avrupa arasındaki DENGEYİ görüp çok önemli bir işe soyundu!
Onlar giderse ORTADOĞU bize kalacaktı!
Her nimetin bir külfeti vardı elbet!
Saldıracaklardı!
Saldırdılar da!
Erdoğan zaten hedeflerindeki en önemli figürdü! Özel Paşa ve MİT Müsteşarı Fidan da listedeydi!
Türkiye için çalışan herkes gitmeliydi!
Plan buydu!
Önce yalan haberleri BARONLARA ait bir yayınla piyasaya veriyorlar, ardından diğer bütün oyuncular topa girerek HABER BORSASI oluşturuyorlardı!
YIPRATMA ve YEME operasyonu böyle yapılıyordu! En son içerideki TÜRK dostları sahip oldukları gazete ve televizyonlarla son noktayı koymaya çalışıyorlardı!
100 yıl yaptılar ancak son 10 yıldır duvara tosladılar!
Türkiye Kürtler'i kucakladıkça, Suriye üzerinden zengin enerji kaynaklarına gitmek istedikçe karşıdaki koalisyon kemikleşiyor!
Ankara'nın en zayıf karnı enerjideki dışa bağımlılık!
Bu engel aşıldığı zaman nüfusuyla, enerjisiyle, bilgisiyle, tarihiyle, diniyle, kültürüyle TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET olacak!
Korku bu!
Adamlar haklı!
Çünkü bir geldik mi 600 yıl gitmiyoruz!
Bu nedenle kavgalara, sataşmalara, operasyonlara bu gözle bakın!
Anadolu'nun FREN yapması hepimizin kaybetmesi demek!
Onlar SINIRLI olmamızı, biz ise SINIRSIZ olmayı kovalıyoruz!
Türk ve Kürt'ün en önemli sınavı!
Ya birlikte var olacağız, ya birlikte kaybedeceğiz!
Wall Street Journal neden mi Hakan Fidan'a sayfalarını ayırdı?
Hiç kimse Öcalan'la ne konuşulduğunu öğrenemediği için!
Unutmayın MİLLİ olan ne varsa saldırı altında!
Kimin yanında duracağınıza dikkat edin!
NOT: İstanbul Bienali reklamlarını gördünüz mü? Onlarca GÖZ!
Göz'ün neyi temsil ettiğini siz daha iyi bilirsiniz!
Ancak çok önceleri ünlü bir işadamının Evren Paşa'ya yazdığı mektupta kullandığı BAKMADAN GÖREMEZSİN, GÖRMEDEN BİLEMEZSİN sözünü reklamda görünce mesajın ANKARA'ya olduğunu düşündüm!
Güzel bir metod! Gezi'den sonra yine REKLAMCILAR
Ergün Diler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder