31 Ekim 2013 Perşembe

Kripto uzmanlarının şüpheli ölümleri unutuldu

Kripto uzmanlarının şüpheli ölümleri unutuldu!

Gazeteci yazar Ömer Özkaya'nın harika bir tespiti vardır: 'Çok şey biliyorsanız, rüşvet yemiyor ve vatanınıza bağlıysanız, dosyanız da yoksa ve sizi satın alamıyorlarsa, bilin ki sizi öldürürler.'

Türkiye'de o kadar çok şüpheli ölüm var ki, bu ülkenin kıymetlerini öldüre öldüre bitiremediler. Hele son 30 yılda yüzlerce garip ve es geçilmiş ölümler var. Bunların üzerinde belki en az durulanı kripto uzmanlarının 2004'de ölümü ya da öldürülmeleriydi.

14 Temmuz 2004 akşamı Çanakkale-Gelibolu yolu üzerinde adi bir vakaymış gibi görünen bir trafik kazası meydana geldi. Bu kazada üç kişi hayatını kaybetti. Sezer Soysal yönetimindeki resmi plakalı, TÜBİTAK'a ait minibüs, saman yüklü arka ışıkları yanmayan traktöre arkadan çarpmıştı.

Ne var ki minibüsün içindeki kişiler ve görevleri düşünüldüğünde bunun 'şüpheli' bir kaza olacağı su götürmez bir gerçek. Bu kazada ölen üç kişi TÜBİTAK'ta ulusal güvenlikle ilgili stratejik bir görev yapan gizli görevli bir yüzbaşı ile iki mühendisti. Üstelik ölenlerden biri MHP'li eski Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun damadıydı.

Peki kaza nasıl olmuştu? Söylenenlere göre yolun soluna savrulan minibüs ikinci darbeyi fren yapmaya fırsat bulamayan Mercedes'ten yemişti. 32 yaşındaki Yüzbaşı Yücel Kenter ile 31 yaşındaki mühendis M. Ercan Kuruoğlu olay yerinde hayatını kaybederken, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan diğer TÜBİTAK görevlisi 54 yaşındaki Mustafa Aktekin tüm çabalara rağmen kurtarılamayacaktı.

Kazayı ilk gören ve yetkililere haber veren köylülerdi. Ancak savcının olay mahalline gelmesinden önce biri ya da birileri kazanın olduğu yere çoktan gelmişlerdi. Bu kişi ya da kişiler TÜBİTAK'a ait minibüse bakmışlar ve hemen olay yerinden uzaklaşmışlardı. Bu kişi ya da kişilerin kim olduğu, nasıl ortada kaybolduğu hâlâ muamma.

Kazada hayatını kaybeden üç kişi Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili kriptolar yani gizli şifreler üzerinde çalışıyordu. Üç kişilik ekip yeni geliştirilen askeri bir cihazı denemek için Çanakkale'ye gitmişti. Askeri görevli Yücel Kenter muhabere yüzbaşı rütbesini taşırken, Kuruoğlu ile Aytekin ise TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde çalışıyorlardı. Bu enstitü ulusal güvenliği ilgilendiren gizlilik dereceli bilgilerin korunması hususunda Türk Silahlı Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı'na destek veriyor. Burada çalışan uzmanlar yaptıkları işlerle ilgili ailelerine bile bilgi vermiyorlar.

Ramazan Mirzaoğlu'nun damadı olan Ercan Kuruoğlu aynı zamanda 2003 Temmuz'unda Süleymaniye'deki çuval baskınında Türk çadırında el konulan kripto çözücü cihazı yapan kişi olarak da biliniyordu. Ayrıca Kuruoğlu'nun bilgisayarları ortadan kayboldu ve tüm şifreleri gizli bir el tarafından uçuruldu.

Mirzaoğlu'nun damadı Ercan Kuruoğlu'nun avukatı olan Uğur Amasya ortaya bazı deliller ve şüpheli durum tutanakları koydu. Mesela kaza yapan minibüsün plakasının değiştirilmesi, şoförün bilinen güzergâhta gitmeyip, farklı bir yol izlemesi ve en önemlisi kaza sonra olay yerine gelip ortadan kaybolan kişiler. Zaten bu sorulara cevap verilse çoğu şey aydınlatılacak ama kimse cevap veremiyor.

Tabii TÜBİTAK'ın bu kazadan sonra ketum bir tavra bürünmesi, olayın üstüne gitmemesi de ayrı bir vaka. Tek söyledikleri, 'Askeri bir cihaz geliştirmiştik. Denemeye gidiyorlardı' gibi sıradan bir açıklama oldu.

Daha da ilginci bu kazadan sonra ASELSAN mühendislerinin tuhaf ölümleri başlayacaktı. Birbiri ardına gelen bu ölümler hala aydınlatılamadı. Başka ülkelerin gizli servisleri ya da içerideki bir yapı ülkenin en ufak hamlesine bile karşılar. Ne yapıp edip işin ehli insanlarımızı susturmayı başarıyorlar.

Bu kaza adi bir vaka olarak kayıtlara geçti. Mahkemeler bir yere kadar gidiyorlar ama sonrası bir türlü gelmiyor. Şimdi bu olayı kime sorsanız çoktan unutmuştur bile. Ancak ne olursa olsun mahkemeler bu olayları soruşturmalı, peşini bırakmamalı. Yoksa zaman aşımından bu olay da unutulur gider.

Bu ölümlerin/cinayetlerin hiçbirisi tuhaf değil. Hepsi bilinçli. Bu ülkenin bağrında yerli ve yabancı ortaklı bir el değerlerimize el atıyor. Ve ne oluyorsa devletin derinliklerinde bu eller bir şekilde hâlâ korunmaya devam ediyor.

Kaynaklar: Gizli Suikastlar, Şüpheli Ölümler; Yazar Atilla Akar, Profil Yayıncılık, 2009, sayfa 195

27.07.2004 tarihli Zaman gazetesi haberi: Kripto Uzmanlarının Şüpheli Ölümü Mahkeme Yolund

Cem küçük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder