1 Eylül 1939 tarihinde Polonya'nın işgal edildiğini söylemiştik. Şu dünyada Naziliğe ağız dolusu küfretmeye hakkı olan bir tane millet varsa, onlar da Polonyalılar efendim. Dile kolay, koca ülkenin beşte birini telef etmiş g.toş Naziler. Bu yazıda biraz Polonya'dan bahsedelim o yüzden.
İşgal öncesi g.tü sağlama almak maksadıyla Hitler'in Sovyetler ile bir anlaşma yaptığını anlatmıştık. Bu anlaşma çerçevesinde iki devlet Polonya'yı fifti fifti bölüşme kararı aldılar. Stalin'in kontrolündeki tarafı s.ktir et şimdi, biz Nazi kardeşlerimizin yaptıklarına bakalım.
Şimdiye kadar çizdiğimiz tembel ve goygoy sevdalısı Hitler karakterini düşündüğünüzde, kendisinin işgal altındaki Polonya topraklarının yönetimini de pek s.klememiş olduğunu şüphesiz ki tahmin edebilirsiniz. Adolf kankamızın tek yaptığı, Almanya payına düşen toprakları üçe bölüp, başlarına t.şaklı Nazi generalleri getirmek oldu. Özellikle Warthegau ve Danzig bölgelerine ehemmiyet gösteren Hitler, Warthegau'nun başına Arthur Greiser'i, Danzig'in başına da Albert Forster'i geçiriverdi. Neyse, ortamı isme boğup kafanızı s.kmek istemem. Adolf'un bu iki generale direktifi netti: "Beyler üçüncü bölgeyi s.ktir edin de, şu iki bölgeyi kompil Alman içinde bırakmak istiyorum. Ne yapın edin, bu bölgeleri Almanlaştırın kankalar. Saçma sapan yerleri işgal etmeye başladık, bari içinde full Alman olsun da bi bahanemiz olsun .mına koyiim." Sanki oyun oynuyor deyyus. Neyse... "Ne yapıp edin Almanlaştırın buraları" çok muallak bir cümle olduğundan, iki generalin bu emri farklı şekillerde algılamasına da şaşmamak gerek.
Albert Forster, daha kafası rahat bir elemandı. Nazilik filan iyi hoş da, o da goygoyu pek severdi. O yüzden bu "Almanlaştırma" mevzusunu da işine geldiği gibi yorumladı. Şehrin dört bir yanına afişler astıran, gazetelere tam sayfa ilanlar veren Forster; "iki vesikalık fotoğraf, vukuatlı nüfus kayıt örneği ve kimlik belgesi getiren herkesi beş dakika içinde Alman yapacağını" duyurdu. Bir sürü Danzigli gariban da, "Oluverelim bari, neme lazım" diyerek gitti kaydoldu.
Öteki tarafta Arthur Greiser, Nazilik yoluna baş koymuş bir ruh hastasıydı. Nitekim Forster gibi işi kısa yoldan çözmek istemedi ve Almanlaştırma projesini Nihal-Atsız-style gerçekleştirme kararı aldı. Bölge halkını sıradan geçirip "Ne kadar Almansınız?" testine tabi tutan Greiser, işi sıkı tuttu. Testin içeriği de bildiğiniz gibi işte. Kafatası ölçümleri, "Beck's nerenin birası?" "Bundesliga'yı geçen sene kim aldı?" gibi sorular... Testi geçemeyen çaşıtların başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz. Meydanlarda asılanlar, kurşuna dizilenler, tecavüze uğrayanlar... Olaylarının bokunun çıkmasında başrol oynayan adamlardan biri de bu puşt yani. Bu dönemde Berlin'de harita üstünde oyunlar oynamaya devam eden Hitler de, Polonya'dan gelen haberleri "Ee babuş savaş kolay kazanılmıyor" diyerek normal karşılıyor idi.
Nazilerin denyoluğu bununla da sınırlı kalmadı. O dönemde çevre ülkelerde yaşamakta olan Almanları da yeni imparatorluk sınırları içine dahil etme niyetinde olan Hitler ve şürekası, yine boy boy ilanlarla ırkdaşlarını Almanya sınırlarına dönmeye çağırdılar. "Beyler Polonya diye bi yer aldık, koca ülkenin yarısı bizde, raadolun çıkın gelin bi ev buluruz size de elbet" çağrılarını coşkuyla kabul eden bir sürü Alman; gemilere, trenlere doluştu, yeni bir hayat hayaliyle ülkeye doğru yola çıktı. Alman popülasyonu arttıkça, Polonya'nın yerlisi iyice eziliyordu. "Lan oğlum sığamayacağız biz bu ülkeye?" endişeleri içerisinde, yeni planlar yapılmaya başlandı...
s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder