3. ALKOL BAĞIMLILIĞI
Toplumda çok yaygın olan sağlığa zararlı bağımlılıklardan biri de alkollü içeceklerin kullanımıdır. Bu bağımlılık, kişileri olduğu kadar aileyi ve toplumu da ilgilendiren pek çok soruna sebep olmaktadır.
Alkol, bünyesel ve psikolojik etkenlerin yanında kimyasal yapısı nedeniyle merkezî sinir sistemine yaptığı etkilerle bağımlılığa neden olur.
Koma: Bazı hastalık, kaza ve zehirlenmelerde anlama, duyma ve hareket kabiliyetinin tamamen veya kısmen kaybolmasıyla beliren derin dalgınlık durumudur.
a. Alkol ve etkileri
Alkol, birçok maddeyi içine alan genel bir terimdir. Alkol içeceklerin içinde yer alır, tıpta dezenfektan olarak kullanılır. Ayrıca otomobillerde donmayı engellemek üzere antifrizlerde kullanılır. Ucuz olduğu için kaçak içkilerde metil alkol (ispirto) kullanılır. Metil alkol, daha küçük moleküllü olduğu için kana çok çabuk karışır, beyin ve sinir sisteminde daha kısa sürede tahribat yapar. Metil alkol içilmesi, kısa sürede kalıcı körlüğe yol açabilirken buharı bile zehirli olabilir. Etil alkol, karbonhidratlar üzerine mayaların etkisi sonucu elde edilir. Metil alkol ise odun ve şeker pancarından elde edilmektedir. Alkollü içeceklerin üretiminde içinde karbonhidrat bulunan buğday, arpa, mısır, üzüm vb. maddeler kullanılır. Etil alkol de körlüğe sebep olabilir; ancak bu etkisi daha geç dönemde ortaya çıkar.
Alkollü içecekler, içerdikleri alkol oranına göre sertlik derecesi alırlar. En düşük alkol oranına sahip olan biranın bile, içinde etil alkol bulunduğu için zararlı etkileri vardır.
Alkol, alındığında mideden emilerek doğruca kana karışır. Sindirilmediği için yapısı hiç bozulmadan dolaşıma katılarak beyin, karaciğer, kaslar, akciğerler ve diğer organlara iletilir. Bu organlarda işlenen alkolden, metabolizma olaylarında kullanılmayan yararsız bir ısı enerjisi oluşur. Alkolün etkisiyle kılcal damarlar genişlediği için bu ısı, deri yüzeyinden ve solunum yoluyla kaybedilir. Aynı sırada vücut ısısı da düştüğü için çok üşümüş ya da donmak üzere olan kişilere kesinlikle alkol verilmemelidir. Alkol, geçici bir ısınma hissi oluşturmakla birlikte donmayı hızlandırıcı etki gösterir.
Alkolün bir kısmı, akciğerlerden solunum sırasında buharlaşarak atılır. Bir kısmı ise terle ve idrarla atılır. İdrarla atılan alkol aynı zamanda çok miktarda su kaybına da sebep olur.
Alkol, merkezî sinir sistemini etkileyerek denge bozukluğuna sebep olur. Hareketler arasındaki koordinasyon ve refleks hızları yavaşlar. Konuşma ve yürüme bozulur. Hareketler üzerindeki kontrol kalktığı için normal zamanlarda yapılmayan tutarsız davranışlar, aşırı neşelenme ya da yersiz ağlama, kavgaya eğilim ortaya çıkar. Aşırı alkol alımı sonunda hafıza kaybı ve derin uyku hatta koma durumu oluşabilir. Aşırı alkol alımı sonucu solunum ve kalp çalışmasını kontrol eden merkezlerin etkilenmesi ile ölüm görülebilir.
Kanın 1 litresinde % 0,1 oranında alkol bulunduğunda kas kontrolü, reaksiyon hızı ve düşünme yetenekleri azalır. % 5'lik alkol oranı ise hayati merkezlen etkileyerek öldürücü olabilir. Uzun süre alkol kullanılması vücudun birçok sistemine olumsuz etkiler yapmaktadır.
Alkolün sindirim sistemine etkileri: Alkol kullanımı sindirim bozuklukları, gastrit ve ülser gelişmesine sebep olduğu gibi beslenme bozukluklarına da yol açar. Alkolün işlenmesi için B vitaminleri gereklidir. Bu sebeple vücutta vitamin yetersizliği oluşur. Vitamin yetersizlikleri sinir harabiyetine neden olur. Buna bağlı olarak his ve hareket bozukluklarına yol açar. Böylece refleksler yavaşlar, görme, işitme, dokunma duyuları zayıflar, felçler meydana gelir.
Alkolle birlikte, genellikle abur cubur şeyler veya meze niteliğinde yağlı yiyecekler tüketilir. Bunlar da dengesiz beslenmeye sebep olur. Mide iç yüzeyinin tahriş olması sonucu doyma duygusu azaldığı için genellikle aşırı yemek yenir. Aşırı alkol alımı, bulantı hissi ve kusmaya sebep olur. Alkolün iştah ve sağlığa hiçbir olumlu katkısı yoktur.
Siroz: Çeşitli sebeplerle karaciğerin önce yağlanarak büyümesi, daha sonra sert bağ dokusuna dönüşmesi ve fonksiyonlarını yapamamasıyla sonuçlanan bir hastalıktır.
Alkolün karaciğere etkileri: Alkolün vücutta işlenmesi ve zararlı yan ürünlerinin uzaklaştırılması karaciğerde gerçekleştirilir. Bu nedenle aşırı yüklenen karaciğerde yağlanma ve büyüme görülür. Yağ hücreleri zamanla karaciğer hücrelerinin yerini alır, böylece karaciğer görev yapamaz ve sert bir bağ dokusu tarafından doldurulur. Bu durum siroz hastalığı adını alır. Karaciğer görevini yapamadığından hasta hayatını kaybedebilir. Sirozun başka sebepleri de olmasına rağmen alkol bağımlılıklarında siroz gelişme riski 8 kat daha fazladır.
Alkolün merkezî sinir sistemine etkileri: Alkol, beyne etki ederek karar verme ve kendini kontrol edebilme yeteneğinin azalmasına sebep olur. Aşırı sinirlilik, olayları olduğundan daha fazla büyütme, sağlıklı düşünememe, suça eğilim alkolün etkilerindendir.
Kas kontrolünün zayıflaması sonucu, tepki zamanı uzar, konuşma bozulur, ellerde titreme, kaslarda seğirmeler ortaya çıkar.
Duyu organlarının etkilenmesiyle çift görme, bulanık görme, işitmede azalma, denge bozukluğu ve baş dönmesi görülür. Mesafe ayarlama ve uyum yeteneği bozulur.
Ayrıca hafıza kaybı ve derin uyku görülebilir. Solunum hızı, kan basıncı, kalp atışları düzensizleşir ve vücut ısısı azalır.
Alkolün ruhsal durum ve davranışlara etkisi: Alkol, ruhsal ve bedensel çöküntüye sebep olan bir bağımlılığa yol açar. Alkol bağımlıları karamsar ve yorgun kişilerdir. Alkol, tepki süresinin uzamasına yol açtığı için özellikle sürücülerin kaza yapmalarına sebep olur. Alkol geçici bir güven duygusu vererek kişilerin normalde yapamayacakları davranışlara kalkışmalarına sebep olur. Aşırı hız yapma, tehlikeli araba sürme gibi davranışlar aşırı ve gereksiz güvenden kaynaklanır. Çabuk sinirlenme, hırçınlık ve kavgaya eğilim alkol bağımlılarında sık görülür.
Alkolün gebelikteki etkileri: Alkol kullanan gebelerin çocuklarında gelişim ve zekâ bozuklukları ile kalp anormalliklerine rastlanabilir. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğmasına sebep olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder