5. ERGENLİK DÖNEMİNDE GÖRÜLEN SORUNLAR
Ergenlik dönemi üç bölümde incelenebilir: Bunlar erken ergenlik, tam ergenlik ve geç ergenlik dönemleridir.
Erken ergenlik: Ergenliğin bu evresinde bedensel değişimlere alışmaya çalışan gencin bu sebeple endişe ve bunalma hissetmesi mümkündür. 12-15 yaş arası dönemi kapsayan erken ergenlikte, bedensel değişimler sebebiyle ergenin kendi vücuduna ilgisi artar, cinsel konularla daha fazla uğraşmaya başlar. Fizyolojik olaylardan olan âdet kanamalarının başlaması panik duygusu yaratabilir. Genç, kendini hastalığa yakalanmış gibi hissederek yersiz kaygılar duyabilir. Erkeklerde daha belirgin olmak üzere vücudun bazı bölgelerinde tüyler çıkar. Ses değişimi de yaklaşık 6 ay kadar sürer ve rahatsızlığa sebep olabilir.
Tüm bu değişimler sırasında dengeli ve uyumlu bir insan olan ilköğretim çocuğu değişerek tedirgin, güç beğenen, çabuk tepki gösteren bir gence dönüşür. Otoriteye karşı çıkar, çalışmaya isteksizlik hisseder. Çekingenleşir, yalnız kalma isteği duyar. Ailesi dışında yeni kişilere ilgi duymaya başlar. Anne babasının ilgisinden yakınır, onların kendisine çok karıştıklarım düşünür. Kendisine tanınan haklan yetersiz, evdeki kuralları çok sıkıcı bulur.
Duygulan hızlı değişimler gösteren genç ergen, çabuk sevinir, çabuk üzülür, çabuk sinirlenir. Dağınık ve savruktur, sık sık bir şeyleri devirir, iştahı artar, daha sık yemek yeme ihtiyacı hisseder.
İlgi alanları artan ergen, hızlı müzikleri dinlemeye başlar, süslenir, giyime düşkünlük gösterir. Gizli fısıldaşmalar, odasına kapanmalar, hatıralarını yazma bu dönemde sık görülen davranışlardır.
Tam ergenlik: 15-18 yaş arası dönem olan tam ergenlik, gencin kendi kimliğini bulmaya ve bağımsızlık kazanmaya çalıştığı, fırtına ve gerilimin yoğun olduğu bir dönemdir.
Dönemin başından itibaren kızlarda yüz incelip vücut hatları son biçimini alırken, erkeklerde yüz, erkeksi bir görünüm alır, bedensel gelişim hızlanır. Bu dönemde gençler, karşı cinse ilgi duymaya başlar. Kendini romantik sevgi ilişkileri kurmaya hazır hisseder.
Kendi kimliğine kavuşabilmek ve bağımsızlık kazanabilmek için önce anne babasının etkisinden kurtulmaya çalışır. Gencin gözünde ailesi değer kaybeder. Açıkça onları eleştirmeye başlar. Sanki onlardan öğrenecek hiçbir şeyi kalmamış gibi uyarılarına kızar. Duygusal bağlarını ailesi yerine, yeni yakınlıklar ve arkadaşlıklar kurarak, evin dışına taşır. Evde oturamaz gibidir. Erken gelişen kaslarını ve içinden taşan gücünü en uygun şekilde sporla değerlendirebilir. Sporun herhangi bir dalında kazandığı başarı, kendine güvenini artırır. Başarısızlık durumunda yılmayıp mücadele etmeyi öğrenir. Spor, gencin yaşıtları ile kaynaşmasına da imkân sağlar. Yaşıtları ile arkadaş grupları kurma bu dönemde sık görülür.
Geç ergenlik: 18-21 yaş arasındaki duygusal karmaşanın azaldığı dönemdir.
Arkadaşları gibi giyinen, onlar gibi davranan genç, arkadaş grubu içinde dayanışmaya önem verir. Arkadaşlarından ayrı düşmemeye çalışır. Kendini onlara beğendirmek için arada bir kendine bile aykırı gelen davranışlarda bulunabilir.
Ailesi ile genç arasında, gencin arkadaşlık ilişkileri sebebiyle sorunlar oluşabilir. Bu durumda genç, arkadaşlarına kendini daha fazla kaptırabilir. Kendini güvensiz ve yetersiz hisseden genç, daha atılgan ve becerikli yaşıtlarının etkisi altına girebilir. Anne babasından yeterli desteği göremeyen gençlerin, olumsuz arkadaşlıklara yönelmesi mümkündür. Bu sebeple anne babanın desteği, ilgisi, denetim ve uyarısı mutlaka gereklidir.
Tam ergenlik dönemindeki gençlerin bir sporcuya, bir pop yıldızına, bir siyasal lidere hayran olmaları sık görülür. Hayran olduğu kişiye her yönüyle benzemeye çalışan genç, kişiliğini geliştirirken hayran olduğu herkesten kendi benliğine bir şeyler katar.
Tam ergenlikte bir diğer sorun cinsel kimliğin benimsenmesi ve cinsel konularda kendini yetersiz hissetme olabilir. Bu konuda kızlara annenin, erkeklere babanın desteği ve yardımı çok önemlidir. Ana baba, utanma duygusunu bir yana bırakarak doğru bilgi ve davranışları gençlere aktarmalıdır. Gençler, merak ve kaygılarını arkadaşları ile paylaşmayı tercih edebilir. Ancak bu, kaygıların körüklenmesine sebep olabilir. Ailelerin basit yazılmış ancak bilimsel yönden yanlış içermeyen kitaplardan yararlanması uygun olur. Sınırsız bir cinsel özgürlük anlayışının savunulduğu filmler, gazete ve televizyon yayınları yerine, bu konudaki bilimsel kaynaklara başvurulması yerinde olur.
Kişinin cinsel konularda doğru olarak bilgilendirilmesi, bu konuların hayattaki önemi ve yerini gerçekçi olarak bilmesi, mutlu bir yuva kurmasında etkilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder