2. SAĞLIĞA ETKİ EDEN ETMENLER VE SAĞLIĞIN ÖLÇÜLEBİLİRLİĞİ
a. Sağlık ölçülebilir bir kavramdır
Sağlıkla ilgili sorunları çözebilmek, bu konu ile ilgili planları yapabilmek ve sağlık hizmetlerini değerlendirebilmek için konu ile ilgili objektif ve sayısal değerlere gerek vardır. Bu değerlere sağlık ölçütleri denir.
Sağlık ölçütlerinin belirlenmesi düzenli sağlık kayıtlarının tutulmasına bağlıdır. Sağlık ölçütlerinin bir bölümü ölüm olaylarını, yaşa, cinsiyete, sebebe göre belirler. Bir bölümü ise hastalıkların görülme hızlarını belirlemede kullanılır. Ayrıca doğurganlık hızı, tedavi hizmetleri, çevre sağlığı yönetimi, sağlıklı insan gücü gibi konularda da çeşitli ölçütler kullanılır. Tüm bu ölçütler, çeşitli ülkelerin sağlık düzeylerinin karşılaştırılmasına imkân sağlar. Ayrıca sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesine, toplumların sosyal ve ekonomik düzeylerinin belirlenmesine de yardımcı olur.
Bir ülkenin sağlık düzeyini gösteren ölçütler arasında en önemli olanları;
Ana ölüm hızı,
Bebek ölüm hızı,
Kaba doğum hızı,
Kaba ölüm hızı,
Nüfus artış oranıdır.
Sağlık hizmetleri açısından bir toplumda, doğurgan çağdaki (15-49 yaşları arasındaki) kadınlara ana denir. Buna göre ana kavramı, çocuğu olsun olmasın bu dönemdeki tüm kadınları kapsamaktadır. 0-12 ay arasındaki çocuklar ise bebek adını alır (Resim 1 .4). Sağlığını yitirme riski çok yüksek olan bu iki grupla ilgili ölçütler, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemede çok önemlidir. Çünkü ana ve bebek ölüm hızlarını arttıran etkenlerin büyük çoğunluğu, düzenli bir sağlık hizmeti verilmesi ile önlenebilecek özelliktedir.
Ana: Toplumda 15-49 yaşları arasında doğurgan çağdaki kadınlara kısaca ana denir.
Bebek: 0-12 ay arasındaki çocuklara bebek adı verilir.
Ana ölüm hızı; bir yıl içinde gebelik, doğum ve lohusalık sebebiyle meydana gelen 15-49 yaş arası kadın ölümleri sayısının, aynı yıldaki canlı doğum sayısına oranının on bin veya yüz bin ile çarpımıdır. Ana ölüm hızı, gelişmiş ülkelerde daha düşük, az gelişmiş ülkelerde daha yüksektir.
Bebek ölüm hızı; bir yıl içinde canlı doğup 365 gününü tamamlamadan ölen bebek sayısının, o yıl içinde meydana gelen canlı doğum sayısına oranının bin ile çarpımıdır. Ana ölüm hızında olduğu gibi, bebek ölüm hızı da gelişmiş ülkelerde düşük, az gelişmiş ülkelerde yüksektir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 2005 yılında bebek ölüm hızı bin doğumda 24'tür.
Kaba doğum hızı; bir toplumda bir yılda meydana gelen canlı doğum sayısının, aynı toplumun yıl ortası nüfusuna oranının binle çarpılmasıyla bulunur. Ülkemizde 2005 yılında kaba doğum hızı binde 20'dir.
Kaba ölüm hızı; bir toplumda bir yılda meydana gelen toplam ölüm sayısının, aynı toplumun yıl ortası nüfusuna oranının binle çarpımı ile bulunur. En sık kullanılan, en kolay elde edilen ölçüttür. Ülkemizde 2005 yılında kaba ölüm hızı binde 7'dir.
Nüfus artış oranı; bir toplumda bir yıl içinde meydana gelen canlı doğumların sayısından, ölümlerin sayısının çıkarılması ile bulunan sayının, aynı toplumun yıl ortası nüfusuna oranının bin ile çarpılmasıyla bulunur. Türkiye için nüfus artış oranı 2005 yılında binde 16'dır.
Dünyanın fakir ülkelerinin çoğu yüksek kaba doğum ve kaba ölüm hızlarına sahiptir. Bu ülkeler aynı zamanda yaşam beklentisinin düşük olduğu ülkelerdir. Ülkemizin nüfusla ilgili bazı göstergelerinin diğer ülkelerle karşılaştırması Tablo 1.1'de verilmiştir.
Kişi ve toplumların sağlık düzeyini, sosyal ve ekonomik faktörler ile çevre şartları belirler. Kişilerin hastalıkları, sadece kendilerini değil, ailesinden başlayarak tüm toplumu etkiler. Bu sebeple sağlıkla ilgili olarak yapılan harcamalar da kişi ve toplumun sağlık düzeyini gösteren ölçüttür.
Ülkeler Kaba Doğum Hızı (binde) Kaba ölüm hızı (binde) Nüfus artış oranı (binde) Yaşam beklentisi (yıl) Kişi başına düşen millî gelir (ABD Doları)
Japonya 9 8 2 82 38.980
İngiltere 11 10 3 79 37.600
Almanya 8 10 3 79 34.580
Türkiye 20 7 16 69 4.710
Hindistan 23 9 17 64 720
Pakistan 30 8 23 64 600
Etiyopya 40 16 28 48 110
Tablo 1.1 Türkiye’nin nüfusla ilgili birkaç göstergesinin bazı ülkelerle karşılaştırması (Kaynak: UNICEF, 2005)
Sağlık hizmetlerine verilen önemin, hayat standardını yükseltmede, yaşama süresini uzatmada ve ülke ekonomisini geliştirmede büyük önemi vardır. Çünkü hastalanan ve ölen insanlar, toplum için kayıptır. Bir toplumun en büyük zenginliği sağlıklı ve iyi yetişmiş bir insan gücüne sahip olmasıdır. Sağlığa yapılan yatırımlar üretim ve katkı gücü yüksek insanlar yaratmayı amaçlar. Bu sebeple sağlık harcamaları bir masraf değil, insan gücüne yapılan yatırımdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur." sözü, sağlıklı olmanın, insan niteliğini yükseltici etkisini vurgulamaktadır. Bu söz, bedenen sağlıklı olan insanların ruhen de sağlıklı olabileceğini özetlemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder