8 Mart 2009 Pazar

İkinci Dünya Savaşı - Hitler: Part I..

Efendim merhabalar. Tarihin tozlu sayfalarındaki uzun yolculuğumuza bugün başlıyoruz. Nereden başlıyoruz peki? "LİSE 1 TARİH", "LİSE 2 TARİH" gibi kitaplarda gördüğümüz yerleri bir kenara bırakıyoruz, sonrasına göz atıyoruz. Bunun için de başlangıcı İkinci Dünya Savaşı olarak belirlemeyi uygun gördüm.

Ansiklopedilere bir göz atarsanız görürsünüz, "İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı, Almanya'nın Polonya'ya saldırdığı 1 Eylül 1939 tarihi olarak kabul edilir." ibaresi yer alır. Hemen altında da "Ya tabii hesapta öyle de, bu kadar basit değil her şey ya :))" gibisinden bir not düşülmüştür. Doğrudur. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasının en büyük ve temel nedeni, Adolf Hitler adındaki delikanlının Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nin yetenek sınavları için torpil bulamamış olmasıdır.

Ortaokul-Lise çağlarında, ergenliği iliklerine kadar hisseden Hitler, ailesiyle büyük sorunlar yaşıyordu. Dersle mersle ilgisi yoktu. Hâl böyle olunca, veli toplantılarında hocalarından "Bundan bir bok olmaz.", "Zeki ama çalışmıyor." gibi sitemkâr tepkiler geliyordu. Ailesi Hitler'in memur olup sakin bir yaşam sürmesini, emekliliğinde rahat etmesini istiyordu. Ancak tahmin edersiniz ki Hitler bu isteklere karşı çıkıyor, ergen sesiyle "Bana ne lan ben ressam olucam. Okumayacağım ben evde oturucam." diye anırıyordu. "Ya sen hobi olarak gene resim yap, yapma demiyorum." diyen babasıyla anlaşamayan Hitler, kendi bildiğini okuyor, yetenek sınavlarına girmek için durmadan çiziyordu.

Bu sanatçılar çılgın oluyor bilirsiniz. O dönemde de Güzel Sanatlar'a kasan gençlerde saç uzatma, piercing takma gibi eylemler yaygındı. Hitler marjinalliğini bu noktada da gösterdi ve bıyık bıraktı. Ama bildiğiniz bıyıklardan değil. Burun deliklerinin ortasından üst dudağın ortasına kadar kalın bir çizgi halinde uzanan, bildiğiniz Hitler bıyığıydı işte. Bu şekilde yeni bir tarz yakalamak isteyen Hitler, ne yazık ki bu emelinde başarılı olamadı. Başarılı olamadığı tek alan bu değildi. Bütün sene ÖSS'den fedakârlık ederek resim çizmesine rağmen, yetenek sınavında da istediği başarıyı elde edemedi. Bu Hitler için büyük bir yıkım oldu. Sağda solda "Lan yanımdaki çöp adam çizdi girdi yemin ediyorum.", "Burada her şey torpille dönüyor, bütün yahudiler girdi mnskym." şeklinde demeçler verdi. O sıralarda rahmetli olan babasının istediği gibi artık "hobi olarak" resim yapacak, doğru dürüst bir iş güç sahibi olacaktı ilerleyen zamanlarda...

Hitler için zor günler başlamıştı. Anasına bakmak için Viyana Sanayii Sitesi'nde kalfalık yapıyor, diğer zamanlarında da odasına kapanıp kitap okuyordu. Gerek hayat tecrübelerinden, gerekse okuduğu kitaplardan şu sonuca varıyordu: "Almanya'da her şey torpille işliyor.". Bu torpilin de genelde zengin yahudi bebelerinin lehine işlediğini düşünüyordu. "Kavgam" adlı kitabında bu düşüncesini açıkça gözlemleyebiliyoruz: "Almanya'da bütün işler torpille dönüyor. İsmim Adolf değil de 'Aaron', 'Abraham' falan olsaydı şimdi bütün kapılar bana açılmıştı. Bu vatanın öz evlatlarına değer vermeden bir yere varamayız. Bundesliga'ya da 6 yahudi oyuncu sınırlaması getrilmeli. Kısacası ne mutlu Alman'ım diyene."

O sıralarda anası da ölünce, Hitler'e iki yerden maaş gelmeye başlamıştı. Keyfi yerindeydi. Bir süre daha "Yahudiler şöyle kötü böyle kötü." diye doldurdu kafasını okuduğu kitaplarla. Yaş oldu 25. Askerlik çağı geldi tabii artık. Dünyada da en pis zamanlar, Birinci Dünya Savaşı yapılıyor. Baba parası yiyen, Açıköğretim'e bile girememiş olan Hitler de orduya çağrılıyor haliyle. Başlarda "Yeaa abi ben sanatçı adamım, askere falan gitmem. Anti -Militaristim abi ben. İnsan öldürmeye mi gidicez abii." diye öten Adolf, hazıra dağ dayanmayınca "Lan para yok pul yok, gideyim en iyisi hem spor olur hem bana da bir meşgale olur." diye düşünerek direnmekten vazgeçti, terminalde arkadaşlarının "En büyük asker bizim asker!" sloganlarıyla askere uğurlandı.

Dört sene süren askerlik Hitler'e yaradı. Her ne kadar savaşta Almanya kaybetse de, Hitler bu dönemde çok güzel dostluklar kurdu, "Tertibim" diye hitap edeceği pek çok askerlik arkadaşına, çılgın askerlik anılarına sahip oldu. Tabii sadece makara yaparak, lavuk muhabbetleri çevirerek bitirmedi askerliği. Bunun yanında siyasetle ilgilenmeye başladı. Akşamları er gazinosunda arkadaşlarıyla oturuyor, haberleri izleyerek gündemi yakından takip ediyordu. Bu ilgi zamanla iyice büyüdü. Almanya'da dönen dolaplardan, kapalı kapılar ardındaki gerçeklerden haberdar hâle geldi.

Bu farkındalık, Hitler'in belki de hayatının en önemli kararını almasına yol açtı. Tezkeresini alır almaz, siyasette aktif olarak rol oynayacaktı. Almanya için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı.

s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder