And içilecek, iç!
Bu Türkiye memleketinde and içmeden okumuş birileri var mıdır? Sorunun cevabı belli!
Okulun semtine uğramadan okur yazar olduysan veya yurtdışında diploma aldıysan, ne âlâ...
Neden çocuklara her sabah and içirilir? Bu bir kimlik siyasetidir! And içince Türk olunacak sanılır!
Aslında bir çocuk sabah okula gittiğinde dua ile işe başlamalı. Dua aşkın bir varlığa yönelik bir hitaptır. Yaratılanın Yaratıcı ile iletişiminin yegâne aracıdır. Sabah sabah insanın âlemdeki yerini belirleyen bir başlangıçtır.
Türkiye’de 1930’lardan beri and içiliyor.
Önce basit bir iki cümle ile başladı. Sonra genişletildi. Her darbeden sonra and şişmanladı. Son halini doğrusu ben bilmiyorum. Bize içirilen and hayli kısa idi çünkü.
Andı hiç ciddiye almadım. Gerekli veya yararlı görmedim. Topluca okunurken okuyor gibi yapmayı tercih ettim. Her halde birçokları da benim gibi yapmıştır.
Geçenlerde, Ali Fuat Paşa’nın hatıralarını okuyordum. Hani ilk Kuva-yı Milliye kumandanı, Garp Cephesi kumandanı... Şimdi mezarı Geyve’de adıyla anılan istasyonun yakınında...
O kimin okul arkadaşı biliyor musunuz?
Mustafa’nın. Hangi Mustafa demeyin. Hani sonradan adına Kemal eklenen Mustafa’nın. Anlayan anlamıştır kim olduğunu...
Ali Fuat Paşa hatıratında Osmanlı askeri mekteplerinde “padişahım çok yaşa!” diyerek okula başlandığını yazıyor.
Dikkatinizi çekerim. Ali Fuat ve Mustafa Abdülhamid döneminin talebesi... Padişahım çok yaşa diyerek Abdülhamid’i tahsin ediyorlar. Ettiler de ne oldu yani?
Her ikisi de azılı Abdülhamid düşmanları oldular!
Ali Fuat Paşa başka bir şey daha anlatıyor. Harbiye’de namaz kılmak o zaman mecburi... Onun iddiasına göre, yeterince abdest alınacak yer olmadığından bazıları abdestsiz namaz kılmak zorunda kalıyor!
Bunun doğruluğu veya yanlışlığı önemli değil...
Öyle veya böyle Ali Fuat ve Mustafa Kemal namaz kılarak yetiştiler. Fakat sonradan, en azından Mustafa Kemal’in namazdan uzak durduğunu biliyoruz. Bu kadarını söyleyebiliriz...
İnanmak ve yapmak... Bu telkin edilebilir, fakat mecbur edilemez. Nitekim, mecbur edildiğinde, verimli sonuç alınamaz. Şimdi İran bir din devleti... Fakat, bu ülkeye gidenler, öyle çok fazla namaz kılan olduğunu görmediklerini söylüyorlar. Hatta daha fazlasını söylüyorlar: İran halkı dine yakın görünmüyor.
Din devletin olunca, halka iş kalmıyor!
Osmanlı hiçbir zaman din devleti olmadı. Dini olan devletti Osmanlı.
Halkın dinini yaşaması için alan açan, iyiliği emreden kötülükten kaçındırmaya çalışan devlet...
“Türkiye cumhuriyetten sonra din devleti oldu” desek, birileri ayağa kalkar. Bu bir gerçek, 1928’de “devletin dini islâmdır” ibaresi Anayasa’dan çıkarıldı. Sonra yerine CHP’nin altı oku (ki birisi laikliktir) konuldu.
İdeoloji Anayasa’da dinin yerine geçirildi.
Eski Dil Kurumu sözlüklerinde şu örnek verilmiştir: “Kemalizm Türkün dinidir!”
Bu durumda, andımız da bu dinin çocuklarımıza mecbur ettiği sabah duasıdır!
Devlet Bahçeli, siyaset meydanında yanlış bir hesap içinde. CHP’nin savunması gereken andı o savunuyor.
And olsun böyle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder