“Hacı Devlet Efendi”den Korkan Kemalist Cumhuriyetçiler
05 Ekim 2013 Cumartesi 00:12
ilbeyali@hotmail.com
Müstebit ve şerir Cumhuriyet’in Adliye Vekillerinden Esat Mahmut Bozkurt’un 27 Mart 1928’de İkdam Gazetesi’nde yazdığı “Hacı Devlet Efendi” adlı yazısı, yapılacak olan anayasaya İslâmî değerlerin yerleştirileceği endişesine kapılan sağ ve sol Atatürkçü ulusalcıların paranoya ihtiva eden “Anayasa Mahkemesi’nin ve yargının laik Cumhuriyet’i koruyan değil, İslamî cumhuriyete geçişi kolaylaştıran kararlar vermesi ve bunda epeyce yol alındığı…” beyanlarına tıpatıp benziyor. Demek ki Kemalizm’in sulbünden olanlar dün nasılsa, bugünde öyleymiş.
Oysa endişeye kapılmalarını gerektirecek hayırlı bir gelişme yok. Çünkü bu ülkedeki Cumhuriyet, Atatürkçü ilke ve inkılâpların hükümferma olduğu, askerî ve sivil mahkemelerin, kararlarına esas aldığı bir Cumhuriyettir ki, cumhurun Cumhuriyeti değildir. Resmî ağızdan Atatürkçü düşüncenin anayasada korunacağı söylenen bir sisteme, “Din-i İslâm” ve “Vatan-ı İslâm” diyerek Millî Mücadele’ye katılan milletin Cumhuriyet’i demek, hakarettir.
Laikçi Cumhuriyet Mahkemelerine “Sizin asli göreviniz rejimi korumaktır, gerisi teferruattır” diyen ve “Hacı Devlet Efendi”den ödü kopan şedit inkılâpçı Esat Mahmut’a göre devleti dini olmazmış. Nisyan ile mâlûl olanları uyandırmak, mülkümüzde hain kurt gibi dolaşan Kemalist dilli Cumhuriyet tapıcılarının atalarından ve darbecilerinden gördüğümüz zulümleri unutmamak ve Cumhuriyeti İslâmlaştırma fikrimizi diri tutmak için millet düşmanı bu şenî Cumhuriyetçinin yazısının hülâsasını duyurmayı millî bir vazife saydım:
“ZEKAT VEREN, NAMAZ KILAN, HACCA GİDEN BİR DEVLET HAYÂL EDEBİLİR MİSİNİZ?”
“Devlet, elle tutulmayan, gözle görülmeyen (mücerred) bir kavramdır. Böyle bir kavramın dini olamaz. Çünkü din insana bazı mükellefiyetler yükler. Bunları bu tür kavramlar yerine getiremez. Meselâ, İslâm dini namaz kılmayı, hacca gitmeyi, zekat vermeyi, oruç tutmayı, şehadet kelimesi getirmeyi emrediyor. Zekat veren, oruç tutan, namaz kılan, hacca giden bir devlet akla hayâle getirmek mümkün müdür? Yani devlet hacca gidecek de Hacı Devlet Efendi mi olacaktır? Rica ederim, bir devlet hayâl edebilir misiniz ki dini İslâm dini olsun ve olduktan sonra da şehadet kelimesi getirsin? Nice Türk inkılâbı ve ihtilâlcileri laiklik prensiplerini tamamen kabul etmiş ve onları benimsemiş olmakla beraber, hâlâ kanunlarımızda, başta Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nda bu prensiplerle taban tabana zıt olmak üzere iki madde vardır: Biri ‘Devletin dini, dini İslâm’dır’ diyor, diğeri ‘Büyük Millet Meclisi ahkâm-ı şer’iyyenin tenfizine memurdur’ kaydını barındırıyor. Bu esasları, laik bir devletin içerisinde yaşayıp da anlamak ve kabul etmek mümkün mü? Büyük Millet Meclisi gurup gurup gezerek namaz kılmayanlara şeriatın haddini mi uygulayacak? Yani namaz kılmayanlara dayak mı atacaktır? Türk inkılâbı bir hamle ile, büyük kurtarıcının Cumhuriyet Halk Fırkası kongresinde işaret ettiği üzere fazladan olan bu maddeleri artık tarihin derinliklerine göndermelidir. Dinin devlet işlerine karışması her yerde ve her milletin başında bir belâ olmuştur. Din böyle emrediyor, din şöyle emrediyor, Allah böyle istiyor, peygamber böyle buyuruyor diye memleketi Allah adına işletilen bir çiftliğe çevirmişlerdir. Elle tutulmayan, gözle görülmeyen mefhumlarla bir takım kaba softalar Türk milletinin kaderini asırlarca devam eden hokkabazlıklarla idare etmişler. Bunların başında ise, “halife” denilen bir sahtekâr ve onun yanında “hoca” adını taşıyan bir alay bulunuyordu.”
CUMHURİYETİ “HACI DEVLET EFENDİ’YE KAPTIRMAMAYA BAŞMEZARDA AND İÇİYORLAR
Ataları gibi, zorba ve Batılı Cumhuriyet’in “Hacı Devlet Efendi”, yani İslâm Cumhuriyeti olmasından korkan günümüzdeki sağ ve sol Atatürkçü ulusalcılar telâşa kapılarak “Laikçiliğin Türk devriminin temeline yerleştirilmesindeki en büyük gayretin” M. Kemal’den sonra adı geçen azılı “inkılâpçı”ya ait olduğunu “gururla” ifade ettikten sonra Başmezar’da toplanıp, Cumhuriyet’i “Hacı Devlet Efendi”ye kaptırmamaya and içiyorlar:
“…Hilafet’in, Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, dini politikaya alet edenlerin cezalandırıldığı ‘İhanet-i Vataniye Kanunu”nun ve laikliğe aykırı kuralların 1924 Anayasası’ndan çıkarılması, hep onun zamanındadır. Devrimler sürekli küçümsenmeye, değersizleştirilmeye çalışılmaktadır Cumhuriyet devrimcileri olarak, Mahmut Esat Bozkurt’un Hukuk Devrimi’ne katkısının bundan böyle sürekli anılması, çocuklarımıza ve gençlerimize bunun öneminin anlatılması görevlerimiz arasında yer almalıdır …”
Hâsıl-ı kelâm; Kemalist inkılâpçının korktuğu “Hacı Devlet Efendi”, İslâmların, yani “Hakk’a tapan Türk milletinin” 23 Nisan 1920’de Kur’ân-ı Kerîm okutularak açılan İlk Millet Meclis’inde kararlaştırdığı Cumhuriyet’tir. Mehmet Âkif’in, Bediüzzaman Hazretleri’nin gayelerinin Hacı Devlet Cumhuriyeti olduğunu utmamak gerek.
Biz Müslüman Türkler, Türkiye’nin doğusundan batısına bünyemizdeki diğer kardeşlerimizle birlikte Hacı Devlet Cumhuriyetinin hasretini çekiyoruz.
Ali ilbey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder